Işık

Öğretilerimizi özetleyen iki kitapçıktan biri. Öğretilerimizin iki yönü vardır: Ruhani yönü ve sosyal yönü. Bu kitapçık, Işık, Maitreya’nın öğretilerinin ruhani yönünü özetler.

Işık
 
Teklif eden:
 
Maitreya
 
“Fakat yedinci meleğin sesinin günlerinde… Yaradan’ın gizemi sona ermelidir,…” (Vah. 10:7)
 
 
Kutsalların En Kutsalı, Son Anlaşma (The Holiest of the Holiest, (THOTH) The Last Testament)
 
kitabından alınmıştır.
 
Copyright 1982
 
 
İÇİNDEKİLER
 
 
 
Ebedi İlahi Yol ve En Ulu İşaret

 
 
Ruhani Güçlerin Uyandırılması
Kazanılan enerjinin Dünya üzerine Cennetin Hükümdarlığını getirmeye yönlendirilmesi.
Fedakarlık -- kendi merkezli olmamak
Kendini teslim etmek ve boyun eğmek
Evrenselcilik veya aklın genişletilmesi
İçimizdeki Cennetin Hükümdarlığı
Sonuç
 
 
 
 
Ruhani Güçlerin Uyandırılması -- Mistik Yollar
Dünya Üzerinde Cennetin Hükümdarlığı -- Yahudilik
Fedakarlık -- Hıristiyanlık
Teslim etmek ve Boyun eğmek -- İslamiyet
Evrenselcilik, Aklın Genişletilmesi -- Bahai İnancı
İçteki Cennetin Hükümdarlığı -- Seçilmişler
Özet

 
 
Maitreya’nın tüm mesajının anlaşılmasının gerekliliği

 
 
 
 
En Ulu İşaret
 
 
Zion
 
 
Zion = Adalet = Işık = En Ulu İşaret
 
 
 
GİRİŞ
 
 
Dünya Gezegeni için Ana Plan (Harita) kitapçığı bazı ufak değişikliklerle, Maitreya tarafından yazılmış Kutsalların En KutSalı (THOTH) kitabının içindeki kitapçıklardan olan, Zion Dağı ve Zion ve Sistemin Açıklanması kitapçığından alınmıştır. HARİTA kitapçığı Işık Halkları aracılığı ile iyiliksever liderlerin liderliğine dayalı dünya çapında bir sistemin nasıl kurulabileceğinin açıklamasıdır.
 
HARİTA kitapçığında Plan’ın ruhani yönünden bahsedilmemişti. Bu kitapçıkta -- Işık -- ise Plan’ın ruhani yönü de daha detaylıca tarif edilmiştir. Bu yüzden bu kitapçıkta Maitreya’nın ögretilerinin merkez noktası olan En Ulu İşaret’in kısa bir açıklaması da verilecektir.
 
Burada En Ulu İşaret’in nasıl, bir ulusun, halkın, toplumun, grubun bir Işık Halkı olmak için takip etmesi gereken bir yolu - Ebedi İlahi Yol -, açıkladığı anlatılacaktır. Ayrıca bu kitapçık dünya dinlerinin birbirini tamamlayıcı olduğunu açığa vurur.
 
Bu yüzden, HARİTA ve bu kitapçık - Işık- bir araya konulduğunda adına PLAN denebilir. HARİTA tek başina tam, bütün değildir; HARİTAYI takip edebilmemiz için Işık’a ihtiyacımız vardır. Işık olmadan, HARİTA karanlığa düşecektir ve bizde bu yüzden kaybolabiliriz.
 
Fakat, ne HARİTA nede Işık kitapçıklarının THOTH kitabının yerini alamayacağı burada vurgulanmalıdır. THOTH En Yüksekten olan ilham edilmiş bir kitaptır. HARİTA ve Işık kitapçıkları da bu kitabın bir parçasıdır fakat THOTH kitabı PLAN’dan daha fazladır. THOTH kitabı yaradılışımızın tüm seviyelerinde bize rehberlik etmesi için Yaradan’dan gelmiş olan bir kitaptır.
 
 
 
EBEDİ İLAHİ YOL VE EN ULU İŞARET
 
 
THOTH kitabındaki Maitreya’nın ögretileri insan hayatının bir çok boyutunu işlemesine rağmen, bu öğretilerin özü Ebedi İlahi Yol’a dayanır. Ebedi İlahi Yol pratik ve dogma içermeyen bir yoldur ve eğer takip edilirse bireysel ve toplumsal olarak birçok yarar getirecektir.
 
Öğretilerinde Ebedi İlahi Yol’u açığa vurmakla beraber, Maitreya ayrıca bu Yoldaki yedi basamağın on iki bin yıl önce başlayarak insanlığa bir veya bir grup din olarak nasıl açığa vurulduğunu da açıklar -- biz bu periyodun sadece son altı bin yılını insanlık tarihi olarak bilmekteyiz. Açığa vurulmuş olan bu dinlerin her biri En Ulu İşaret’teki Ebedi İlahi Yol’un bir basamağını oluşturur. Her biri daha büyük bir doğrunun, gerçeğin parçası olan bir doğruyu, gerçeği açığa vurur ve geri kalanları tamamlamak için gerekli bir parçadır.
 
 
 
BÖLÜM I: EBEDİ İLAHİ YOL
 
RUHANİ GÜÇLERİN UYANDIRILMASI
 
 
()
 
Ebedi İlahi Yol’da ilk basamak ruhani güçlerimizi ve enerjilerimizi uyandırmaya çalışmaktır. Bu bireysel ve/veya toplu olarak yapılabilir. Bir Işık Halkında toplu ruhani uygulamalar kesinlikle yapılmalıdır. Ruhani enerjiler toplamaz ve hayatımızın her seviyesine Yaradan’ı getirmezsek, alçak (düşük) doğa (eğilimler) ayrılığa neden olacaktır ve grubun üyeleri arasına uyuşmazlık, ayrılık getirecektir. Bunun sonucu olarak daha da fazla ayrılık ve bencillik doğacaktır. Daha fazla kendini düşünmek (bencil, kendi merkezli olmak) alçak doğanın grup üyelerinin üzerine etkisinin daha da kuvvetlenmesi demektir ve yozlaştırıcı bir döngü başlayacaktır.
 
Döngü, en ufak meseleler bile çok fazla rahatsız edici bir boyut alana kadar devam edecektir ve öfke, sinirlilik yaratacaktır. Sonuç gücenme, yargılama ve daha da fazla ayrılığın oluşmasıdır. Böyle bir ortam kesinlikle bir grubu, toplumu, halkı bir arada tutmak için dahi uygun bir ortam değildir ki bir Merkez olabilsin yada bir Işık Halkı.
 
Her ne kadar herhangi bir grup, topluluk yada halk bir ölçü de olsa üyelerinin ekonomik ve duygusal gereksinimlerini tatmin etsede, her bir kişinin ana amacı ilk önce topluluğun, halkın ve daha sonrada tüm evrenin fiziksel, zihinsel ve ruhani olarak gelişmesine ve refah kazanmasına karşı bir sorumluluk hissetmek olmalıdır. Duygusal problemler ruhani farkındalık ile (Krayst) iyileştirilebilir. Bunların hepsinin kökü ruhanidir.
 
Bir Işık Halkının oluşturulmasının bir çok yararı vardır. Bir grup insan kendilerinin kaynaklarını paylaştıklarında daha kolay bir hayat yaşamaya başlayabilirler. Böylelikle bu kişilerin ekonomik ve fiziksel ihtiyaçları daha az çabayla giderilebilecektir. Bundan başka, grup olarak yaşadıklarından, beraberlikleri güvenlik ve emniyet getirecektir. Fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçları karşılandığından, zihinsel enerjiler daha yüksek düşünceler ve amaçlar için kullanılabilir. Sonuç olarak, zihinsel gelişme hızlandırılacaktır. Zihinsel gelişme ve ruhani ilerleme sayesinde bir birey en nihayetinde kendisinin duygusal gereksinimlerinin dış dünya tarafından karşılanamayacağını ama ancak kişinin kendisinin içinden karşılanabileceğini kavrayacaktır. Böylelikle, bu tür gereksinimler azalmak ile kalmayacak ama aynı zamanda en sonunda kişinin içindeki Sevgi Kuyusu ve Yaradan’a olan içten bağlılık açılacaktır ve kişinin karşılıksız Sevgi yaratmasına imkan sunacaktır. Dolayısıyla, kişi Sevgi-enerjisini diğerlerine de verebilecek ve diğerlerinin de Sevgiyi kendi içlerinde bulmalarına yardımcı olabilecektir.
 
Yaradan’ın Sevgisi’nin Kuyusu’nu bulmak ile içimizde O’nun kendisini bulmak aynı şeydir. Veya başka bir değişle bu temiz bir ruha (çakralar) sahip olmak ile aynıdır. Çalaralar bütün ruhani olmayan isteklerden temizlendiğinde, kişinin kendisinde büyük bir bağımsızlık duygusu ile birlikte diğerleri için büyük bir Sevgi yaratılacaktır. İnsanlar bu hale evrimleştikçe, halklar daha fazla Işık var ederek daha da güçleneceklerdir.
 
Kendi içimizde barışı, huzuru bulamamak duygusal problemlerin ana sebebidir. Bir kişi önsezisel olarak bu Büyük Sevgi ile bir olmaya ihtiyaç duyduğunu hisseder fakat bu Sevgiyi nerede bulacağını bilemez ve arayış içinde enerjisini dış dünyaya doğru çevirir. Fakat bu Sevgi dış dünyada bulunamaz. Bu durumda kişi diğer bir kişinin ona göstermiş olduğu dünyasal ilgiyi gerçek Sevgi olarak almaya çalışır. Diğer kişiyi tanımanın ilk heyecanı bittikten sonra her iki kişide aradıklarının diğerinde olmadığını fark ederler. Sevgi bitmiştir ve akıl araya girmeye başlar, yargılama başlar. Kişi için sevginin merkezi olan diğer kişi bir yerden sonra dünyanın en kötü, korkunç kişisi olmaya başlayabilir.
 
Bu oldukça kişiler arasındaki uçurum gitgide büyümeye başlar ve sonuç ayrılıktır. Daha sonra arayış diğer bir kişi veya kişiler ile devam eder. Fakat kendilerini aynı duruma, tuzağa ve aldıkları ilgiyi Sevgi ile karıştırma döngüsünün ve hayal kırıklığının içine tekrar düşmüş bulurlar. Gerçek gereksinimlerinin içlerindeki Yaradan’a ulaşmak olduğunu kavramadıkları ve bulmadıkları sürece, hayal kırıklığı ve tatminsizlik içerisinde olacaklardır.
 
Eğer bizim aradığımız bir şey diğer bir kişide yoksa ve diğer kişide aslında aynı şeyi arıyorsa, o zaman bu diğer kişi bizim özlem duyduğumuz şeyi bize veremeyecektir çünkü bu onda da yoktur. Aynı şekilde bizde diğer kişiye bunu veremeyeceğizdir çünkü bizde de bu yoktur. Bu doğru, herkesin aradığı gerçek Sevgi için de geçerlidir. Bir kişi bu gerçek Sevgiye kendi içinde sahip değil ise ve diğer bir kişinin de içinde bu yoksa, bu kişiler bunu birbirlerine veremezler çünkü buna sahip değillerdir!
 
Fakat, bir kişi bu Sevgiyi kendi içinde bulur ise, o zaman bu kişi de diğerlerinin istediği bir şey vardır. Bu Sevgiyi kendi içlerinde bulmaları için diğerlerini de ılımlı bir şekilde yönlendirecek olanlar bu kişilerdir. Bu kişiler Kutsal Kitapların bize ögrettiği, Birbirinizi Sevin, cümlesini gerçek anlamda anlamış olanlardır. Bu kişiler herkesin birbirini Sevmesini öğreteceklerdir, birinin sadece diğerini sevmesini değil!
 
Böylelikle, halkı oluşturan kişiler duygusal problemlerinin cevapları -- ve her türlü başka ruhani gereksinimleri -- için kendi içlerine bakmaya başlayacaklardır ve ayrıca ruhani uygulamalarla ruhani enerji toplayacak ve Yaradan’ı kendi içlerine getireceklerdir. Bu yüzden ruhani güçlerin uyandırılması ve Yaradan’ı halkın hayatının içine getirmek çok önemlidir -- aksi halde Kutsal Hayaletin birleştirici gücü kaybolacaktır ve kişilerin içinde neşe ve birlik, bütünlük olmayacaktır.
 
 
 
 
ENERJİYİ DÜNYA ÜZERINDE CENNETİN HÜKÜMDARLIĞINI GETİRMEYE YÖNLENDİRMEK
 
()
 
Ruhani uygulamalarla kazanılan enerji ve kavrama herkes ve her şey için uygun bir ortam, çevre yaratmaya yönlendirilmelidir. Böylece, Dünya Üzerinde Cennetin Hükümdarlığı (KOHOE) kurulacaktır.
 
THOTH kitabında bireysel kurtuluşun toplu kurtuluş olmadan gerçekleşmesinin mümkün olmadığı uzunca açıklanmıştır. Bu nedenden gelecek çağda, bireysel kurtuluş için kendini toplumdan soyutlayan bir yaklaşım -- bir kişinin kendi kurtuluşu için kendi başına mücadele ettiği ve diğerlerini umursamadığı -- bundan böyle geçerli olmayacaktır.
 
Bu yüzden, bir kişi kendisinin enerjisini Dünya Üzerinde Cennetin Krallığını () getirmek için daha fazla Işık Halkları kurulmasına yönlendirmelidir. Toplum merkezli olmak bile yeterli değildir. Bu kendi merkezli olmaktan biraz daha iyidir fakat yinede hala dar bir görüş içerir. KOHOE ancak Işık Halkları arasında bir iletişim ağı (network) olduğunda gerçekleşecektir. Bu şekilde bir ağ ile, yukarıda bahsedilmiş olan faydalar oldukça fazlalaşacak ve topluluğun geneli içinde faydalar oluşacaktır. Toplanan yaratıcı enerjiyi KOHOE’nin kurulması için kullanmadan meditasyon yapmak daha fazla egoistlik ve kendi merkezli olma durumu ile sonuçlanacaktır.
 
 
FEDAKARLIK - KENDİ MERKEZLİ OLMAMAK
 
()
 
Meditasyonun amacı daha az ego-merkezli bir hale gelmektir. Bunu başarmak için, kendini düşünmeyen bir şekilde hizmet etmek -- fedakarlık -- gereklidir.
 
Kazanılan enerjilerin Işık Halklarının ve Dünya Üzerinde Cennetin Hükümdarlığının (KOHOE) kurulmasına doğru -- ki bu çok fedakar bir davranıştır -- yönlendirilmesi ile bencillik ortadan kaldırılacaktır.
 
Işık Halkları ve daha geniş çapta KOHOE fedakarlık olmadan kurulamaz. Fedakarlık, şüphesiz, üç türden olabilir: bilgiden, tutkudan ve umursamaz cahillikten.
 
Bilgiden olan fedakarlık, doğru kişi için, doğru zamanda ve doğru yerde, örnegin Işık Halkının yaratılmasında yapılan fedakarlıktır. Tutkudan olan fedakarlık veya hizmet -- yapılan faaliyetlerin sonuçlarına bağlı hissetmek -- yapılanlar için herhangi bir (fiziksel, zihinsel veya duygusal) kazanç beklentisi olduğu zaman yapılan fedakarlıktır. Bu şekilde yapılan bir hizmet genel olarak ticaret olarak bilinir. Umursamaz cahillikten yapılan fedakarlık, yanlış kişi için, yanlış zamanda ve yanlış yerde -- örnegin servisi istemeyen yada ihtiyacı olmadığını söyleyen bir kişiye fedakarlıkta bulunmakta ısrar edildiğinde -- yapılan fedakarlıktır. Tutkudan ve/veya umursamaz cahillikten yapılan fedakarlıklar ıstırap yaratabilir.
 
Daha geniş bir anlamda, fedakarlık alçak (düşük) doğayı çarmağa germek ve ilk üç çakranın negatif eğilimlerinin üstesinden gelmek ve böylece dördüncü çakrada olan ve kutsal kalp (Krayst) olarak adlandırılan sevgi merkezine girmektir. Bu olduğunda kişi bundan böyle kendi merkezli olmayacaktır ve kendine verilenleri diğerleri ile paylaşmaya açık olacaktır -- ki bunlar gerçek anlamda zaten Yaradan’a aittir.
 
Bu aşamaya erişmenin bir başka yolu da sahip olduklarımızı başkaları ile paylaşmaktır ki böylece kendi merkezli olmamayı ögrenelim ve en sonunda egoist olmanın üstesinden gelebilelim ve kendimizin alçak doğasını aşabilelim. Fakat, bu bilgiyle yapılmalıdır, tutku ile veya umursamaz cahillik ile değil.
 
Kısaca, paylaşmak, hizmet etmek, fedakarlık yapmak ve kendi merkezli olmamak kalbi açar ve kişinin kendisine Sevgi ve Yaradan’ın Tabiliğini getirir. Ancak O’nun Tabiliği ile bizim çabalarımız başarılı olabilir ve O’nun Hükümdarlığı gelebilir.
 
 
 
 
TESLİM ETMEK VE BOYUN EĞMEK
 
()
 
Eğer faaliyetlerimizin sonuçları Yaradan’a teslim edilmezse, fedakarlığımız ve hizmetlerimiz kendimizin ruhani ilerlemesinde ve halkların oluşmasında bir engel teşkil etmeye başlayabilir. Eğer fedakarlık, sonuçtan bir beklenti içerisinde yapılırsa, iki durum oluşabilir:
 
- başarılı olursak kendimizi çok fazla büyük görmeye başlayabiliriz ve büyük bir ego yaratabiliriz
 
Veya
 
- başarısızlık durumunda cesaretimiz kırılabilir ve bu kadar fedakarlık ve hizmet yaptığımız halde neden bir sonuç alınamadığına üzülür bir hale düşebiliriz.
 
Faaliyetlerimizin sonuçlarını Yaradan’a teslim ettiğimiz de ise kendimizi bu faaliyetin sonucundan özgür bir hale getiririz ve oluşabilecek bir tuzağa düşmekten kendimizi koruyabiliriz. Bu bizi egoistlikten veya sonucun nasıl olacağına dair herhangi bir endişeden koruyacaktır. Biz elimizden gelenin en iyisini yaparız ve kendimizi devamlı suretle geliştiririz. Sonuçlar beklediğimiz gibi olmadığında hızımızın kesilmesi veya diğerlerinden ayrı hissetmek gibi bir durum oluşmaz. Sonuçlar beklendiği gibi olduğunda da yanlış şekilde bir üstünlük hissi - şişmiş bir ego - yaratılmaz.
 
 
Kendini teslim etmekten daha da iyisi boyun eğmektir. Kendimizi teslim ettiğimizde, kendini teslim eden kişi ile Yaradan arasında hala bir ayrılık mevcuttur. Boyun eğmede ise kişi Yaradan’ın kendisi aracılığı ile faaliyetlerde bulunduğunu kavrar. Böylece, işi yapan aslında O’dur, o değil. Bu kavrayış otomatik olarak faaliyetlerinin sonuçlarına, beklentilere karşi bir bağlılık oluşturmaktan kişiyi korur ve özgür kılar.
 
Fakat tabiî ki de bu durum bir kişinin korkunç bir harekette bulunup, bu hareketi Yaradan’ın onun aracılığı ile yaptığı gibi bir iddiada bulunması için bir bahane değildir çünkü Yaradan Kutsaldır ve hiçbir zaman Kendisinin Kanunları ile uyum içerisinde olmayan bir faaliyette bulunmaz veya bunun için bir kişiyi kullanmaz.
 
Boyun eğmek ve Yaradan’ın bizim aracılığımızla işler yaptığını kavramak biraz zordur. Bu yüzden en iyi yaklaşım O’na boyun eğmeyi ögrenmek adına pratik yapmaktır ve bizim O’nun çalışabilmesi için aracı olduğumuzu bilmektir. Sonuçlara karşi bir bağlılık oluşturduğumuzu fark ettiğimiz anda kendimizi O’na teslim ederiz.
 
Bu şekilde pratik yaparak en nihayetinde faaliyetlerimizin sonuçlarına bağlı olmamayı öğreniriz ve herhangi bir endişe veya korku oluşturmadan (bağlılık) O’nun niyetine hizmet etmeye devam edebiliriz. Her zaman boyun eğen olmayı öğrendigimizde, o zaman Birlik (Bütünlük) tamamlanmış olur ve kişinin kendisi ile (ben) Yaradan (Ben) Bir olur, Yaradan ve kişi Birdir.
 
 
 
 
 
 
EVRENSELCİLİK VEYA AKLIN GENİŞLETİLMESİ
 
Evrenselcilik
 
()
 
Halk özgür olmadan kişinin özgür olması imkansız olduğu gibi halkın kurtulabilmesi de kişi ile birlikte toplumun geri kalanının, insanlığın ve en nihayetinde de tüm evrenin kurtulması gerçekleşmeden imkansızdır.
 
Evrenin her bir zerresi veya kısmı bütünün bir parçasıdır ve birbirinden ayrılamaz. Sonuç olarak, evrenin bir parçasını diğerinden ayırmak ıstırap yaratacaktır ve Yaradan’ın Niyeti ile veya Evrenin Kanunları ile uyum içerisinde değildir.
 
Daha önce açıklanmış olan ilk dört basamak evrenin bir parçasına doğru yönlendirilecek olursa dar bir anlayış oluşturacaktır ve bu yüzden de ıstırap yaratacaktır. Bu nedenden evrensel bir bakış tarzı yaratmak bir şarttır. Bu şekilde aklın darlığı aşilabilir ve faaliyetler tümün iyiliğine yönlendirilebilir. Bu tür faaliyet birleştiricidir ve zenginleşecektir.
 
Evrenselcilik, evreni kendi evimiz, Yaradan’ı Babamız, Doğa’yı (yaratıcı güç, Kutsal Hayalet) Annemiz ve diğerlerini de evrimsel yolda yol arkadaşlarımız olarak kabul etmek anlamına gelir. Veya başka bir değişle, evrenselcilik aklın tüm darlığını aşmak ve bilincimizi herkesi ve her şeyi Yaradan’ın çocukları ve O’nun parçası olarak kabul etmek için genişletmektir.
 
 
 
 
 
 
İÇTEKİ CENNETİN KIRALLIĞI
 
()
 
Ruhani egzersizler yaparak (), kazanılan enerjiyi ideal ortamlar yaratmaya yönelterek (), bu ortamları yaratmak için fedakarlık yapmaya hazır olarak - kendi merkezli olmayarak - (), ve daha sonra sonuçları Yaradan’a teslim ederek veya O’na ve O’nun niyetine boyun eğmiş birisi olarak (), ve evrensel bir bakış açısı yaratarak  (),bir kişi tam anlamıyla bir özgürlüge kavuşur ve gerçektende Yaradan’ın bir oğlu veya Seçilmiş () olur.
 
Ruhani egzersizler ile, bir kişi kendisinin içindeki güçlerden haberdar olmaya başladığı gibi, aynı zamanda evrendeki güçleri de fark etmeye başlar. Böyle bir kişi içindeki ruhu keşfedecek ve bu ruhu diğer şeylerde de görebilecektir. Ayrıca kendisinin doğuştan hakkı olan ruhun güçlerini de kazanacak ve bunları tümün iyiliği için kullanabilecektir.
 
Kazanılan ruhani enerji ve bilgiyi diğerlerine yardım için kullanarak bir kişi sadece kendini düşünme halinden diğerlerini de düşünen (Yaradan’ı düşünen) bir hale gelmeye başlar. Bu durum kişideki bencilliği ortadan kaldıracaktır ve kalbi açılacaktır.
 
Fakat bu aşamada dahi kişi hala faaliyetlerinin sonuçlarına bağlı bir halde olabilir. Kendini teslim etmeyi ögrenerek bir kişi faaliyetlerinden her hangi bir sonuç beklentisi içinde olmaktan kendini özgür kılabilir ve böylelikle faaliyetlerinde yavaşlatılamayacaktır. En nihayetinde bu kişi boyun eğmiş bir kişi olacak ve İlahi için bir kanal haline gelecektir.
 
Aklını evrenin BİR olduğu anlayışına doğru genişletirse, bütün önyargilardan ve aklın darlığından kurtulacaktır.
 
Beklentisiz hizmet ile bir kişi sadece kendini düşünen birisi olmaktan kurtulur; boyun eğme ile bütün bağlarından, beklentilerinden özgür olur, evrenselcilik ile kendini aklın tüm darlığından kurtarır. Bu ve bunun gibi birçok başka faydaları sayesinde, bir kişi Ebedi İlahi Yol’u takip ederek her türlü engelin üstesinden gelecektir. Bu kişi insan ruhunun bütün şerlerinden özgür olacaktır.
 
Bu nedenden beş basamaktan geçerek, ki bunlar:
 
- Ruhani güçleri uyandırmak
 
- Bu enerjileri ve anlayışı kendisi ve diğerleri için gerekli olan uygun ortamı (KOHOE) yaratmak için kullanmak
 
- Sadece kendini düşünen bir kişi olmaktan diğerlerini de düşünen bir kişi haline gelmek
 
- Kendini Yaradan’a teslim etmek ve O’na boyun eğmek
 
- Ve bir evrenselci olmaktır,
 
bir kişi dinamik ruhani bir varlık haline gelecektir, aklın tüm darlığından ve her türlü bağdan özgür bir kişi olarak.
 
Bu gibi kişiler gerçek anlamda Seçilmişler olarak adlandırılabilecek olanlardır (). Bu kişiler sadece insanlığa O’nun Hükümdarlığı’nı dünya üzerine getirilmesinde yardımcı olmakla kalmayacak ama aynı zamanda herkesin ve her şeyin en yüksek ruhani başarı olan saf bilinç haline erişmesine de yardımcı olacaklardır (),  ve bu proses içinde kendileri de saf bilince erişeceklerdir ().
 
 
 
 
 
 
 
 
BÖLÜM II: EN ULU İŞARET
 
Bu bölümde, Ebedi İlahi Yol ile dünya dinleri ve En Ulu İşaret arasındaki ilişki açığa vurulacaktır. Maitreya’nın tüm ögretisi En Ulu İşaret’in etrafında gelişir. En Ulu İşaret, Ebedi İlahi Yol’u ve ayrıca tüm dünya dinlerinin Ebedi İlahi Yol’un bir parçası olduğunu açığa vurur. Böylece, dünya dinlerinin birbirleriyle çelişmediğini görebileceğimiz gibi aslında birbirlerini tamamladıklarını da kavrayabiliriz.
 
Yukarıda açıklanmış olan Ebedi İlahi Yol’un her bir parçası dünya dinlerinden birini veya birkaçını temsil eder. Ebedi İlahi Yol mükemmelliğe doğru evrimleşerek geliştiği ve her bir basamak bir önceki basamağı tamamladığı gibi dünya üzerindeki her bir dinde, kendinden önce gelmiş olanı tamamlayan ve geliştiren, insanlığa gelmiş olan bir vahiydir. Bu dinler insanlığa Ebedi İlahi Yol’un evrimleşerek gelişen basamakları olarak teker teker açığa vurulmuştur.
 
 
 
 
 
 
 
RUHANİ GÜÇLERİN UYANDIRILMASI —
 
MİSTİK YOLLAR
 
()
 
 
 
Önceki bölümde açıklandığı gibi, Ebedi İlahi Yol’daki ilk basamak ruhani güçlerin uyandırılmasıdır. Bu nedenden dolayı bu basamak ve bu basamağa ilişkin olan işaret (), bir kişinin kendisini ve evreni ve bunlar arasında olan ilişkiyi anlamasına ve ruhani güçlerini uyandırmasına yardımcı olan her türlü ruhani bilgiyi temsil eder.
 
Bu sebepten ilk basamak Hinduizm‘i, Budizm‘i, Eski Mısır ögretilerini, Yahudiliğin mistik parçasını (Kabala), Hıristiyanlığın mistik parçasını, Sufiliği, yoga’yı, meditasyonu, nefes alma ve bunlar gibi direkt olarak ruh veya eterik vücut ile uğraşan ve ruhun evren ile olan ilişkisini ortaya çıkaran tüm teknikleri kapsar. Bu teknikler dünyada oldukça fazla çeşitlilik gösterir fakat temel olarak tümünün ortak amacı Ruhu uyandırmak ve Yaradan’ı Ruh olarak kavramaktır.
 
Bu sembolün oldukça geniş ve fazla anlamı vardır ve insanlığın ruhani yaşamının bütün parçalarını kapsar. Bu basamağın ana fikri kişinin kendi içine bakarak kendisinin gerçek kimliğini kavraması ve kendisi ile evren arasındaki ilişkiyi keşfetmesidir. Ruhani doğrunun bu parçası insanın ruhunun Yaradan ile bir olduğuna ilişkindir. Ruh sonsuz olduğundan, bu ögretilerde aslen sonsuzdur ve böylece insanın ruhani uğraşılarının oldukça fazla bir bölümünü kapsar. Bu basamağın kapsadığı teknikler ve ögretiler aynı zamanda birbirleriyle de ilişkilidirler ve her biri veya bu ögretilerin oluşturduğu her bir grup insanlığın farklı sınıflarına hitap eder.
 
İlk sembol ve bu sembolün ögretileri kişiye Ebedi İlahi Yol’un geri kalanının önemini anlamasında ve bunlarla bir olmasında yardımcı olur. En Ulu İşaret ve Ebedi İlahi Yol’da açıklanmış olan basamaklar kişinin hedefe en hızlı şekilde ulaşmasına yardımcı olacak rehberlik eden ışıktır. Bu basamaklar kişiyi ruhani anlaşılmaz dilin sonsuz labirenti içerisinde kaybolmaktan koruyacaktır.
 
Diyebiliriz ki bir kişiye kendi ruhu ile uyum haline gelmesine, kendisinin evren ile olan birliğinin farkına varmasına yardımcı olan her türlü teknik, egzersiz veya felsefe ruhani güçlerin uyandırılmasının parçası olarak kabul edilebilir (). İlk sembolün ve buna ilişkin olan ögretilerin birbirinden ayrı dinler olarak sunulamayacak olmasının nedeni budur. Bu mistik yolların ruhu bizim ögretilerimizin tümün ile iç içedir. İlk sembole ilişkin egzersizler ve felsefeler - ruhani güçlerin uyandırılması - ögretilerin geri kalanının ruhudur (Kutsal Hayalet) denebilir.
 
 
 
DÜNYA ÜZERINDE CENNETİN HÜKÜMDARLIĞI - YAHUDİLİK
 
()
 
Ebedi İlahi Yol’da bir sonraki basamak Dünya Üzerinde Cennetin Krallığının kurulmasına ön ayak olacak olan Işık Halklarının oluşturulmasıdır. Bu Yahudiliğe ilişkindir. İbram (İbrahim) Yaradan’ı kendilerinin Kralı olarak kabul edecek ve O’nun dışında hiç kimseye uymayacak insanları bulmak için seçilmişti ve yönlendirilmişti. Bu Eski Anlaşmanın (Eski Ahit veya Tevrat) ana temasıdır.
 
O Kral olarak kabul edildiğinde ve insan hayatının her boyutuna dahil edildiğinde O’nun Krallığı gelmiş olacaktır. Bu evreni yaratan O’dur ve insan O’nun kendisinin tüm faaliyetlerinin içinde olduğunu kavramak zorundadır. Eğer biz O’nu Kendisinin yaratımının dışına koymaya çalışırsak, bu büyük bir hata olacaktır. Sonuç olarak ruhani aktiviteler yaparken ve ruhani güçlerimizi kazandıktan sonrada kazanılan bu enerjimizi ve gücümüzü dünya üzerinde O’nun Hükümdarlığını getirmek için kullanmalıyız.
 
Yahudilere eski İsrail Çocukların’dan miras kalmış olan Yahudilerin sembolü, Plan’ın bir parçasıdır ve Ebedi İlahi Yol’a dahildir. Ebedi İlahi Yol’un tamamlanmasına doğru gidişte ikinci basamaktır.
 
 
 
FEDAKARLIK - HIRİSTİYANLIK
 
()
 
Ebedi İlahi Yol’daki bir sonraki basamak Yeni Anlaşmanın (Yeni Ahit) veya Hıristiyanlığın ana teması olan fedakarlık yapmak veya kendi merkezli olmamaktır - alçak gönüllü olmaktır. İsa insanlığın kurtuluşu için kendisini feda etmiştir.
 
Paylaşarak, fedakarlık yaparak ve kendi merkezli olmamakla, her şey mümkündür. Fedakarlık olmadan hiçbir şey mümkün değildir. Eğer herkes paylaşmadan her şeye sahip olmak isterse, herkese yeterli kaynak olmayacaktır. Materyal kaynaklar sınırlıdır. Bu yüzden paylaşmak herkesin iyiliği için gerekli hayati bir ihtiyaçtır. Paylaşmak aynı zamanda ruhani olgunluk için oldukça iyidir.
 
Bununla Ebedi İlahi Yol’daki üçüncü basamak açığa vurulmuş oldu ve Hıristiyanlıkta diğer dünya dinleri ile ilişki içerisinde açıklandı.
 
 
 
TESLİM ETMEK VE BOYUN EĞMEK - İSLAMİYET
 
()
 
Yukarıda açıklandığı gibi, eğer bir kişi faaliyetlerinin sonuçlarına bağlanacak olursa bu durum kişi için bir yük olacaktır ve onu ruhani ilerlemesinde yavaşlatacaktır. Bu yüzden hareketlerimizin sonuçlarını Yaradan’a teslim etmeliyiz ve hatta bundan daha da iyisi O’na boyun eğmeli ve O’nun için bir kanal haline gelmeliyiz. İslamiyet hem kendini Yaradan’a teslim etmek ve hem de Yaradan’a boyun eğmek anlamlarına gelir.
 
Yaradan’a teslim etmek veya Yaradan’a boyun eğmek boş durup O’nun bizim için her şeyi yapmasını beklemek demek değildir. Eğer durum böyle olsaydı, O bize zeka, ayak, el, göz vb. vermezdi. O bize bu kabiliyetleri ve araçları vermiştir ki böylece bunları kendi ilerlememizde kullanalım.
 
Bu nedenden, kendini teslim etmek demek faaliyetleri O’nun adına yapmak ve yapmak için seçilmiş olduğumuz şeyi elimizden gelen en iyi şekilde yaparken aynı zamanda da sonuca bağlı olmamaktır. Boyun eğmek demek elimizden gelenin en iyisini yapmak fakat aynı zamanda da gerçek anlamda faaliyeti yapanın biz değil O olduğunun farkında olmaktır. Böylece yapmadığımız bir şeyin sonucuna bağlı olmayacağızdır!
 
Bu açıklama ile, İslamiyet’te Ebedi İlahi Yol ve En Ulu İşaret’in bir parçasıdır.
 
 
EVRENSELCİLİK, AKLIN GENİŞLETİLMESİ -
 
BAHA’İ İNANCI
 
()
 
Ebedi İlahi Yol’daki bir sonraki basamak evrenselciliktir. Buna tekabül eden din Baha’i inancıdır. Bu dinin ana teması evrensel bir bakış açısına sahip olmaktır.
 
Ebedi İlahi Yol’daki ilk dört basamakta aklın darlığı oluşabilir. Fakat aklın genişletilmesi ile ve evrensel bir bakış açısı yaratarak bu tehlike kolayca ortadan kaldırılabilir. Bu anlayış kişiyi her türlü önyargıdan ya da diğerlerinden veya tüm evrenden kendini ayrı görmekten koruyacak ve özgür kılacaktır.
 
Aslında insanın ıstırabının nedeni kendini Yaradan’dan ve böylece diğerlerinden ayrı hissetme duygusudur. Birleştirme Yaradan’ın özüdür. Evrenin bir parçasını diğerinden ayıran her şey Yaradan’dan değildir -- bu egodandır. Her ne birleştirir ise bu O’ndandır çünkü Kutsal Hayalet birleştirir ve bu Yaradan ile aynıdır.
 
Ebedi İlahi Yol’un yedi basamağı varmış gibi görünüyor olmasına rağmen aslında Yol’da beş basamak vardır. Bunlar yukarıda açıklanmış olan beş semboldür:
 
-Ruhani güçlerin uyadırılması - Mistik Yollar ()
 
-Işik Halklarının Yaratılması - Yahudilik ()
 
-Fedakarlık - Hıristiyanlık ()
 
-Teslim etmek - İslamiyet ()
 
-Evrenselcilik - Baha’i İnancı ()
 
Diğer iki sembol sonuçlardır, basamaklar değil.
 
 
İÇTEKİ CENNETİN HÜKÜMDARLIIĞI - SEÇİLMİŞLER
 
()
 
 
 
Altıncı sembolde, bir kişi ilk beş basamaktan geçtikten sonra, bir Seçilmiş olur (). Böyle bir kişi Ebedi İlahi Yol’u takip ederek kazanılacak olan bütün özellikleri kazanmış durumdadır. Bu kişiler dünyanın Işıği denilecek olanlardır. Ancak bu kişiler Işık Halklarını yaratabilir ve diğerlerine Işık olmada yardımcı olabilir ve böylece en sonunda herkes ve her şey saf bilince erişecektir ().
 
 
ÖZET
 
Böylece, En Ulu İşaret sadece Ebedi İlahi Yol’u açığa vurmakla kalmaz ama aynı zamanda kurtuluşa giden yolu da gösterir. Ayrıca Ebedi İlahi Yol’u (Işık) HARİTA ile birleştirerek tüm PLAN açığa vurulmuştur ve dünya üzerinde O’nun Hükümdarlığı kurulabilir. En Ulu İşaret aynı zamanda tün dünya dinlerinin birbirlerini nasıl tamamladığını ve nasıl daha büyük bir doğrunun parçası olduklarını açığa vurur.
 
Bu ögreti ile, her bir kişi kendi dininde veya yolunda kalabilir. Aynı zamanda da Ebedi İlahi Yol’u takip ederek ve O’nun önemini anlayarak ilerleyişini hızlandırabilir. Diğer dinleri ve ögretileri tanıyarak kalplerini de başkalarına açmış olacaklardır. Böylece bu durum herkesi ve her şeyi birleştirmeye yardımcı olacaktır ve O’nun PLAN’ını dünyaya getirme sürecini hızlandıracaktır.
 
 
EK: TAPINAK
 
 
En Ulu İşaret şeklinde Tapınaklar dünyanın dört bir yanına inşa edilecektir. En Ulu İşaret’in ortasında yer alan Cennetteki Cennetin Hükümdarlığını simgeleyen Süleyman’ın geniş mührü () tapınağın koridorları olarak inşa edilecektir. Süleyman’ın geniş mührünün ana daireye dokunduğu altı noktanın her birinden tapınağa bir giriş yapılacaktır.
 
Böylece, her bir giriş dünyanın bir dinini veya dinler topluluğunu sunmuş olacaktır. Bu şekilde bu tapınaklar insanlığı birleştirmenin başka sembolü olacaklardır.
 
Altı köşeli merkezin (altıgen) etrafındaki 12 üçgen tüm dünyadan ruhani materyal ve eserlerle dolu kütüphaneler olacaktır. Yaradan’ın varlığını sembolize eden (), En Ulu İşaret’in merkezi, meditasyon ve muhakeme için ayrılmış sessiz bir alan olacaktır. Bu Yaradan’ın sadece zeka (tapınağın etrafındaki kütüphaneler) ile anlaşilamayacağını sembolize edecektir. Yaradan, zekanın (aklın) ötesindedir.
 
Altı kenarlı merkezi çevreleyen altı üçgenin ve bu üçgenlerin arasındaki altı boşluğun üstüne piramit şeklinde bölmeler yapılacaktır. Bu piramitler her türlü ruhani aktivite için veya iyileştirme merkezleri olarak kullanılabileceği gibi, kütüphanenin içerisine ışık girmesini sağlamak amacı ile sadece cam çatılar olarak da inşa edilebilir. Tapınağın merkez (orta) bölgesi bir kubbe ile kapatılacaktır. Tapınaklar Altın Çağın bilimlerini - Ruha Dayalı Bilim* - ve ayrıca insanın ilerleyişi için gerekli diğer konuları çalışan üniversiteler ile çevrelenecektir. Bunlar herkesin ve dünya üzerinde O’nun Hükümdarlığının, yararı için olacaktır.
 
*Ruha Dayalı Bilim - evrensel oluşumu ruha dayalı bir şekilde açıklayan her türlü bilimsel açıklamaya verilen addır. Bu gelecekte var edilecek ve insanlığın yararına kullanılacaktır.
 
 
 
Maitreya’nın Tüm Mesajını Anlamanın Gerekliliği
 
Bu kitapçık Maitreya tarafından açığa vurulmuş olan vizyonun tamamını tüm boyutlarıyla açıklamaya yeterli değildir. Bu sistemin başarılı olabilmesi için tüm öğretilerin göz önünde bulundurulması gerekir. Maitreya’nın vizyonunu görecek ve kabul edecek olanlar, dünyaya doğrunun getirilmesine yardımcı olacaklardır.
 
Yeni düzenin doğmasına liderlik edecek olanlar bu vizyon sahipleridir: “Vizyon olmadan, insan helak olacaktır.”
 
 
Maitreya’nın tüm mesajı için THOTH kitabının okunması tavsiye edilir. Bu kitap Maitreya tarafından yazılmış 19 kitapçık ve bir terimler sözlüğünden oluşur. Dünyanın en Kutsal Kitapları arasındaki ilişkilerin bir açıklamasını içerir. Bu yüzden Kutsalların En Kutsalı (THOTH) olarak adlandırılmıştır. Dünyanın en kutsal kitaplarının arasındaki ilişkileri açıklamanın yanı sıra insan var oluşunun bir çok seviyesine hitap eden başka bir çok gerçeği ve doğruyu da açığa vurur. Ayrıca bu kitap eski çağı bitirmek için olan vahiy ve son anlaşmadır. Bu yüzden kitap aynı zamanda Son Anlaşma olarak da adlandırılmıştır. Böylece Maitreya tarafından yazılmış olan kitabın tam ismi Kutsalların En Kutsalı, THOTH, Son Anlaşma’dır.
 
 
 
 
YENİ BÜYÜK YALVARIŞ (DUA)
 
(Hatırlatıcı)
 
1- We pay our salutations to The Divine Father, who has helped all come from ignorance to the path of enlightenment. Ignorance is the state of unawareness of the reality behind this universe, and enlightenment is the state of pure consciousness.
 
2- We open our hearts to Your Grace and pray for Your Guidance in overcoming the power of the tama guna over our souls and detaching ourselves from Maya.
 
3- We adore and promise to endeavor to help the whole universe to reach higher consciousness and eventually pure consciousness.
 
4- In reverence we bow our heads in front of all the great souls in the past and those to come who have helped and will help all to understand Your Compassion and Mercy in Your Actions and Creation.
 
5- We surrender ourselves to You, the Words revealed to us through Your Prophets, and Your Greatest Sign which clarifies the confusion between all.
 
6- We submit only to You which is Formless, Nameless and Invisible. You in this state unify — in any other state, humanity will be divided. Also, this will prevent us from surrendering to false prophets and teachers.
 
7- However, in reverence we bow our heads in front of all the great souls who will teach us how to know You and show us the way to be(come) pure consciousness, as is the goal.

Mission of Maitreya, "Ebedi İlahi Yol"

P. O. Box 44100
Albuquerque, NM 87174

© 2021 Mission Of Maitreya. Tüm Hakları Saklıdır.