Ve Yaradan dedi ki, dünya çimen doğursun, ve şifalı ot veren tohum ve tohumu kendi içinde olan kendi türüne göre meyve veren meyve ağacı, dünya üzerine ve böyle oldu.
(Yaratılış 1:11)
<1> Merkezkaç gücün yardımıyla veya değişmeyen gücün merkezcil gücünün gevşetilmesiyle ve hali hazırda yaratılmış olan beş elementin kullanımı ile, Yaradan şimdi bitkilerin yaratımını planlamaya başladı.
Ve Yaradan dedi ki, adamı kendi suretimizde yapalım, bizim kılığımızda:...
(Yaratılış 1:26)
<2>Bitkilerden hayvanlara ve nihayetinde insanlara giden evrim süreci başarılmıştı. <3>Fakat Yaratılışın bütün ilk bölümü yaratımın planlama ve düşünme safhasının tanımlanmasıdır. Var edilmiş dünya olarak gerçek yaratım Yaratılışın ikinci bölümünün sonuna doğru başlar.
<4>Yaradan adamı kendi suretinde ve kılığında yaratmaya karar verdi. (ichvs15c.gif (941 bytes)). Birim bilinçleri insan formuna getirmeye karar verdi, bir canlıda dişi ve erkek olarak.
<5>Ayrıca, adam evrim sürecinin sonudur. İnsan Saf Bilince veya mükemmel farkındalığa erişebilecek oluş halindedir. Tama guna'nın Canı üzerine olan kontrolünü tamamen kazanabilir ve merkezcilleştirilmiş satva gunanın (bencilliğe yönlendirilmiş muhakeme) ve raja gunanın (bencil hareketler) etkisinin ötesine gidebilir. <6>Bunları evrenselciliğe yönlendirebilir ve İLAHİ (bir Yaradan'ın oğlu, Saf Bilinç olmak) olabilir .
Ve Yaradan yedinci günü kutsadı, ve onu takdis etti, çünkü onun içinde Yaradan yaptığı ve yarattığı bütün işinden dinlendi.
(Yaratılış 2:3)
<7> Yaradan'ın yaratımı planlamayı bitirdiği bu yedi devreden sonra, O evrim sürecini gördü ve bundan oldukça memnundu. O yarattıktan sonra süreç, kendi kendini destekleyecek ve O sürece sıkça müdahale etmek zorunda kalmayacaktı. Böylece O dinlenebilecek ve evrende bir şahit varlık (bilinç) olabilecek, "bütün işinden dinlendi."
<8>Bu yüzden, evrende kurulmuş olan Yaradan'ın Kanunlarıyla, adam her ne zaman yoldan saparsa ıstırap çekecek ve her ne zaman ilerlerse haz alacaktır. Bu süreçle nihayetinde Yaradan'a (Saf Bilinç) olan yolu bulacaktır.
Ve Yaradan Rab zeminin tozundan insanı şekillendirdi, ve burun deliklerine hayatın nefesini ve insan yaşayan bir can oldu.
(Yaratılış 2:7)
<9>İlk farkındalığın ifadesi bir ses titreşimi "Sözcük" olarak belirdiğinde, zaman algılandı. Bu var edilmiş dünya yaratılmaya başlandığında, uzayın gerçekliği anlaşılır oldu, ve atom inşa edildi. <10> Sanskrit'te atom (anu) "umursamaz cahillik" anlamına gelen "avidya" olarak adlandırılır. Bu aynı atom, ayrıca "kozmik toz" olarak adlandırılabilecek olan İncil de ilk aşamalardaki atomdur "zeminin tozu". Adam bugün bildiğimiz vücuda sahip değildi. Vücudu daha çok medyum ve ruhani faktörlerden yapılmıştı.
<11>Fakat bugünün adamı ile birçok ortak noktaya sahipti. Bir birim aklı ( üç gunalar) olan bir Can'a (bir birim bilinçti) sahipti. Birim, eterik faktörde (ruhta) ikamet ediyordu, ama ayrıca dört diğer elementten; yani, havai, ışıksal, sıvı ve katı meydana gelen maddesel vücuda da sahipti. <12>Dört-element-maddesel vücut kendini medyum (ruh) veya eterik vücuda (birim Can ve onun eterik faktörü) ancak som bir madde ile bağlayabilir. Bu som madde İncil'de "hayatın nefesi," olarak sembolize edilir ki, bu ayrıca "prana" olarak adlandırılır.
<13>Bu "prana" Can'dan dışarı giden enerjidir (raja guna). Temiz havada bulunabilir ve hayatta kalmak için oksijenden dahi daha önemlidir. Havanın dışında doğada başka elementlerde de mevcut olan hayat-gücüdür. Kontrol edilebilecek, yönlendirilebilecek ve insan hayatında bir çok amaç için kullanılabilecek yaşayan bir şeydir. Yaşayan her şeyin hayat gücüdür.
<14>Var olan evreni, evrim sürecini, ve insanı yaratarak, Yaradan birim bilinçlere rehberlik eder. Dış dünyanın (Maya) çekiciliği ile-- ve adamın "'Ben' ile 'ben' bir olarak" olan kendi İlahiliğine umursamaz cahilliğinden dolayı-- o kendine ait, tüm evrende ayrı bir varlık olduğu illüzyonuna bir köle olur ve dış dünyaya olan bağlarından ve arzularının tahrikinden dolayı daha ve daha fazla kayıp hale gelir. <15>Ancak bir çok hayattan sonra, hayatta çok fazla ıstırap getiren bu aşağı doğanın pervasız takibinden fazlası olması gerektiğini kavradığı bir noktaya erişir.
<16>İşte o zaman bütün ıstırabın kökü olan bu tatmin etmeyen, dürtüsel arzulardan daha fazla anlamlı gerçekler aramaya başlar. İşte o zaman ona yardım edilecek ve kurtuluşa olan yol ve bu yaratım ve Maya için olan neden gösterilecektir.
Sıradaki