Bölüm 11
"Ve bütün dünya bir dilde idi ve bir konuşmada." (Yaratılış 11:1)
<1> Son bölümde, "her biri kendi diline göre" (Yar. 10:5, 20, 31) cümlesi gösteriyor ki dünyada bir çok diller vardı. Bu sure burada insanların hala birbirleriyle iletişim kurmak için telepatik kabiliyete sahip olduğu anlamındadır. Bu yüzden bütün insanlar iletişimin bu yolu ile (her ne zaman iletişimin bu metodunu kullanmayı seçerlerse) birbirini kolayca anlayabilirdi.
"Ve bu geçti, onlar doğudan seyahat ettikçe, onlar Şinar topraklarında bir düzlük buldular ve orada oturdu onlar." (Yaratılış 11:2)
<2> İnsanlar üzerinde yaşamak için dünyanın en iyi parçalarını buldular. Bazıları selden sonra bulundukları orijinal toprağın batısına doğru seyahat etti.
"Ve onlar birbirlerine dediler ki, Git, tuğla yapalım ve onları iyice yakalım. Ve demir için tuğlaları oldu ve balçıkları harç için." (Yaratılış 11:3)
<3> İnsan kendi zekasını kullanmaya başladı doğanın kaynaklarının yerine kendi buluşlarını koymak için.
"Ve onlar dedi ki, Git, bize kendimize bir şehir inşa etmemize izin ver ve bir kule ki onun tepesi semaya erişmelidir ve bize kendimize bir isim yapmamıza izin ver, olmaya ki biz dışarıya bütün dünyanın yüzü üzerine dağılalım." (Yaratılış 11:4)
<4> İnsan ün, isim ve güç kazanmak için kendi zekasını kullanmaya başladı, onu mükemmelliğe ulaşmak için kullanmak yerine. Lüks bir hayata girerek ve kendi isimleri ve ünleri hakkında düşünerek, bu zihinin onlara mükemmelliğe ilerlemeleri için verildiğini unuttular. İsim, ün veya materyal zenginlik kazanmak için değildir o. Bu şeyleri kazanmak için uğraşma "büyük Babilon" olarak çağırılır.
<5> Ayrıca onlar bütün dünyaya dağılmak istemediler ("olmaya ki biz dışarıya bütün dünyanın yüzü üzerine dağılalım") bu yüzden onlar beraber kalmak için bir kule inşa etmeyi planladılar. Fakat Yaradan’ın Planında adamın sadece bütün dünyaya yayılması gerekli değil ama bütün evrene yayılması gereklidir.
"Ve Rab şehri ve kuleyi görmek için aşağıya geldi, adamın çocuklarının inşa ettiği." (Yaratılış 11:5)
<6> Yaradan onların yaptıklarını gözlemliyordu.
"Ve Rab dedi ki, Gör, insanlar birdir ve hepsinin bir dili vardır ve bunu onlar yapmaya başlar: ve şimdi hiçbir şey onlardan alı konmayacaktır yapmayı hayal ettikleri." (Yaratılış 11:6)
<7> Telepatik kabiliyetlere sahip olma sayesinde iyi iletişim ile birleşik olma ve zihni kullanmaya sahip olma ile adam yeniden doğayı kendi bencil arzuları ve alçak doğası için kullanmaya başladı. Daha önce görüldüğü gibi bu tekrar adamın düşüşünü ilerletecekti ve yıkacaktı onu.
<8> Adamın amacı Saf Bilince erişmektir. Zihni alçak şahısın tatminine doğru yöneltmek doğanın Kanunlarına karşıdır ve adama, doğaya ve onun toplumuna yıkım getirecektir. Yaradan adamın evrendeki bütün bilgiyi edinmesine aldırmaz. Lakin O onu (adamı) durduracaktır eğer bunu kendi bencil sonları için yanlışça kullanmaya başlarsa.
"Git, bırak bizi aşağıya gidelim ve şaşırtalım onların dillerini orada, ki onlar birbirlerinin konuşmalarını anlayamasınlar." (Yaratılış 11:7)
<9> Bu yüzden telepatik kabiliyeti adamdan almak için başka bir evrimsel süreç gerekli oldu, ki böylece onların bir çok değişik dili olacaktı ve birbirleriyle düzgünce iletişim kuramayacaklardı. <10>Değişik ırklarda, milletlerde ve dillerde olma ile ve doğanın güçleri üzerine direk gücü olması yerine zekaya sahip olma ile adam şimdi güçlerini ve zekasını kendisinin alçak şahısına doğru kullanarak kendi kendini yok etmekten önlenebilir.
<11> İnsan son altı bin yıllık tarih boyunca şimdi eriştiği noktaya gelebilmek için büyük bir çabalamanın içinden geçmiş olmalıdır: kurtuluşa tek yolun Yaradan tarafından konulmuş Evrensel Kanunları ve Darmaları takip etmek olduğunu anlamak (yüksek doğasına gelmek) için. <12> Ancak ondan sonra adam mutluca yaşayabilir, güçlerini geri kazanabilir ve bu evrenin arkasında ki gerçek doğruyu anlayabilir.
"Bu yüzden Rab, bütün dünyanın yüzü üzerinden dışarıya oradan dağıttı onları ve onlar terk etti şehri inşa etmeyi." (Yaratılış 11:8)
<13> Ancak bu olayla onların kendi kendilerini yok etmesi önlenmişti. Ayrıca bu Yaradan Rab’in arzularından biridir – adamın dünyanın her bir yanına dağılması ve dünyaya hükmeden Kanunları anlaması. <14>O adamın sadece dünyayı anlamasını ve ona yayılmasını görmeyi arzu etmiyor ama ayrıca O adamın tüm evrene yayılabilmek için uzaya ve diğer gezegenlere hükmeden Kanunları da anlamasını görmeyi arzu ediyor!
<15> Bu olay, bölüm 10’daki sure 25 teki ile aynıdır, Yaradan dünyayı böldüğünde ki. Her ikisi de aynı olayı tarif eder, oturan sakinleri (yeni nesil) terk etmeye ve dünyanın her yerine dağılmaya zorlayan.
"Bu yüzden onun adı Babil olarak çağırılır; çünkü Rab yaptı orada şaşırttı dünyanın bütün dillerini ve oradan dağıttı Rab onları dışarı bütün dünyanın yüzü üzerine." (Yaratılış 11:9)
<16> Babil boş konuşmaktan söz ediyor. Bir kişi anlamsız konuşunca biz o "gevezelik" yapıyor deriz iletişim kurmak yerine. Bu onları şehri yapmaktan ve kendileri için isim yapmaktan alı koydu.
<17> Biz hala bu aşamadayız ve ne yaptığımızın ve söylediğimizin çoğu bireysel, toplumsal ve hatta uluslar arası seviyede bile sadece "gevezelik." Gerçek iletişim kaybedildi ve hayat "gevezelik-gibi" oldu. <18>Bu nedenden tarih ve evrimsel süreç tarafından verilen dersleri insanın anlaması çok önemlidir, ki bu, mutluluğa tek yolun "Kanunları takip etmek, Saf Bilinç olmaya çalışmak ve diğerlerine de öyle ol(maları) için yardım etmek" olduğunu göstermektir.
<19> Bu dersi anlama sayesinde o zaman insanlar bir dil ile (en iyi iletişim için ve şüphesiz çok yakında birçok insan telepatik kabiliyetlerini daha önceden olduğu gibi kazanacaklar, ayrıca başka güçler), bir ırk (ırklar arası evlilik ile), <20>ve bir din (tek bir Yaradan’ın varlığını ve evrenin Kanunlarını – Ebedi İlahi Yol anlama ile) bir toplum yaratmalıdır.
<21> O zaman ve ancak o zaman insan dünyayı bir ülke ve evreni evi olarak, Yaradan’ı Babası ve doğayı (yaratıcı güç) Anası, Evrensel Kanunları idealleri ve kendisi ve diğerleri için Saf Bilincin kazanılmasını hedefi olarak kurabilecektir. <22>Bu İncil’in ne öğrettiğidir ve bütün Elçilerin ve Peygamberlerin insanlara söylemek için geldiğidir.
Sıradaki