"Ve Yaradan dedi ki, insanı kendi suretimizde yapalım, bizim kılığımızda: ve onların denizlerin balıkları üzerine hâkimiyetleri olsun ve havanın kuşlarının üzerine ve sığırların üzerine ve bütün dünyanın üzerine ve sürünen her şey üzerine dünya üzerinde." (Yaratılış 1:26)
<1>Şimdi evrimsel süreç Yaradan’ın insanı yaratmayı planlayacağı bir noktaya ulaştı. Bütün diğer yaratım insana (Atman, Can) erişmek için yapılmıştı. Bu noktada şimdi Yaradan, insan olarak, tam uyandırılmak üzere, bütün evrimsel süreçten geçmiş birim bilinçleri uyandırabilirdi <2>veya bilinçleri daha yüksek hallerde olanları daha ileri sürece neden olmak için kullanabilirdi. <3>Bu evrimsel sürecin en yüksek eseriydi.
<4>İnsan Yaradan’ın suretinde ve O’nun kılığında olacaktı. Bir bilince, bir akıla (üç gunalar) sahip olacaktı<5>ve ayrıca, bu evrenin, yedi küreye (Lokalar) bölünmüş Yaradan’ın vücudu olduğu gibi, insan da vücudunda evrenin yedi bölümüne (Lokalar) denk gelen yedi ruhani merkeze (çakralar), sahip olacaktı (oku Evren ve İnsan).
<6>Evrim burada bilim adamları tarafından bilindiği anlamda değildir. Şansa dayalı tesadüfî olaylara dayalı değil, ama her birim bilincin yaratımda ki hiyerarşide yerini (mevkisini) almaya hazırlığı anlamında bir Evrimdir. Ne maddeden yükselmiş hayat nede maddeye düşmüş Ruh, ama her ikisi. Yaratılışın her seviyesinde aynı anda var olma. <7>Birim bilinç ne kadar yüksek olursa, Hiyerarşideki yeri o kadar büyük ( Saf Bilince veya Yaradan’a daha yakın) olur.
<8>Her birim bilinç eterik seviyede kodlanmasının dayanağını sağlayan kendi farkındalık seviyesine göre var edilir. Eterik (astral) seviyede kodlanması (genetik kod) yaratımdaki yerini belirler. <9> Bilim tarafından tanımlanan evrimsel basamaklar, kısıtlı bir anlamda, doğru olmasına rağmen, sistemin sadece küçük bir parçasıdır.
<10>Herhangi bir ana evrimsel sıçrama, yeni bir ortam dikte eden daha yüksek seviyeye erişmiş olanların eterik gövdede toplu bir değişimidir. Sonra böyle bir ortam içerisinde yeni genetik kodlu yeni varlıklar ortaya çıkar. Bu nedenden dolayı evrimsel aralıkların sıçrama devrelerinde meydana gelen arkada kalanların soylarının toplu tükenmelerini bulabiliriz.
<11> Esas olarak, "en uygunun hayatta kalması," ilkesi kısıtlı bir anlamda doğru olmasına rağmen, hakikati "en uygun hayatta kalır!"dır. Yani, daha yüksek bilince veya arzu edilen seviyeye ulaşanlar, ilk olarak hazırlanırlar (kodlanırlar, bilinçleri talep eder), ve sonra onlara uyması için uygun ortamlar yaratılır. İşte bu yeni ortamda ana gövdeden bazı yan dallar hayatta kalabilmelerinin devamı için farklı mevkilere adapte olurlar.
<12>Yeni ortamı talep eden ana gövde "En uygun" olanlardır. Kendilerini yeni duruma adapte edenler "hayatta kalır."
<13>İdeolojiler, gruplar, anlatımlar, vb. arasında ki karışıklıklar ya o/ya bu sorusu çıktıkça daim olur, bu insanlar küçük vizyonlar ve böylelikle aralarında ayrılık yarattığı zamandır. Bu yüzden onlar "ya o" teoriyi "ya bu" teoriyi kabul ederler, ya yaratım ya evrim gibi veya ya o din yada bu gibi.
<14>Ancak, Evren veya Yaradan sonsuz bir Varlıktır. "ya o" veya "ya bu" diye bir şey yoktur. Hakikatten, ancak hepsi bir araya konulunca, o zaman anlamı, önemi ve doğruluğu bütün olarak kavranabilir. Lakin bütün, çok uçsuz bucaksız olduğundan, birçoğu vizyonlarını kısıtlamayı tercih ederler. Kısıtlı vizyonlar ile daha rahat hissederler. Ancak kısıtlı vizyon ayrıca ayrılık, yanlış anlama, didişme ve sefillik yaratır. <15>Kısıtlı ego kısıtlı vizyonu sever ve bu sefilliğin sebebidir.
"Böylece Yaradan insanı kendi suretinde yarattı, Yaradan’ın suretinde yarattı o onu; erkek ve dişi yarattı o onları." (Yaratılış 1:27)
<16>Kendi suretinde demek kılığında demektir. <17>İncil de en çok yanlış anlaşılmış cümlelerden biri: "Yaradan’ın suretinde yarattı o onu; erkek ve dişi yarattı o onları"dır. <18>İlk parça işaret eder ki , "o yarattı onu," yani bir kişiyi. <19>Buna sonra "onları" denmiştir, bu o birden çok yarattı anlamına gelir.
<20>Yukarıda ki sure, bu yüzden, Yaradan her birini erkek ve dişi niteliklerinde (androjenik) yarattı der. <21>İnsan erkek ve dişi olarak ayrılmamıştı ama bu birbirini tamamlayan parçalar, bir varlıkta bir aradaydı.
<22>Sadece bu safhada insan Yaradan’ın suretindeydi: erkek ve dişi, aynı anda. <23>Sonradan, Yaradan gördü ki insanın Saf Bilince ulaşmasına yardım etmek çok zordu çünkü o çok tamdı ve yardım alma gereksinimi duymuyordu. <24>Bu yüzden Yaratılış bölüm 2, sure l8 de Yaradan derki, "İyi değildir ki insan yalnız olmalı ." "Yalnız" burada "bir" (hepsi-bir) veya aynı varlıkta erkek ve dişi anlamındadır. Kimsesiz anlamına gelmez. İşte ondan sonra (bölüm 2 de) Yaradan insanı erkek ve dişi’ye bölmüştür.
<25>Bu yüzden, bu safhada Yaradan onları kendi suretinde yarattı, (erkek ve dişi), ve Yaradan birden fazla yaptı. O "onları" yaptı.
"Ve Yaradan onları kutsadı ve Yaradan onlara dedi ki, verimli olun ve çoğalın ve dünyayı doldurun, boyun eğdirin ona: ve denizlerin balığı üzerine hakimiyetiniz olsun ve havanın kuşunun ve dünya üzerinde hareket eden her yaşayan şey üzerine " (Yaratılış 1:28)
<26>Sonra Yaradan kutsadı onları ve dünya üzerindeki her şey üstüne onlara hâkimiyet verdi.
"Ve Yaradan dedi ki, Gör, size her türlü şifalı otu mahsul veren tohumu verdim ki dünyanın yüzünün üstünde her yerdedir ve her türlü ağacı, ki içinde bir ağacı veren tohumun meyvesi vardır; bu size et olmalıdır." (Yaratılış 1:29)
<27>Bu insan vejetaryen olacaktır. <28>Bu Yaradan’ın başlangıçta insanın olmasını planladığıdır. <29>"Et" burada gıda anlamındadır. Hayvanların eti anlamında değildir. <30>Et-yemek Nuh’un selinden sonra başlamıştır, (Yar. 9:3) insan daha fazla beden olmaya başladıktan sonra. <31>Bu yüzden sebzeler, şifalı otlar, tahıllar ve tohumlar bilinç için gıdadır ve et beden (et vücut) içindir. <32>Bu yüzden beslenmemizde vurgu sebzeler üzerine olmalı, daha az et yenerek.
<33>Ayrıca, dikkat edilmelidir ki bu safhada insan yememektedir. Bu cümle insan nefes alan bir varlık olunca ve görünebilen bir vücut alacağı zamanın bir kararı içindir.
"Ve dünyada ki bütün dört ayaklı hayvana ve havadaki kuşa ve dünya üzerinde sürünen her şeye, neyin içinde hayat varsa, Ben, et için yeşil şifalı ot verdim: ve böyle oldu." (Yaratılış 1:30)
<34>Böylelikle, hayvanlar ve diğer varlıklar da vejetaryen olacaklardı.
"Ve Yaradan yaptığı her şeyi gördü, ve, farkına vardı ki, bu iyiydi. Ve akşam ve sabah altıncı gündü." (Yaratılış 1:31)
<35>Ve Yaradan Rab Kendi yarattığının üstüne baktı ve bundan çok memnundu. Yaratımın altıncı evresi tamamlanmıştı. Böylece O birim bilinçlerin Saf Bilince ulaşmasına yardım edecek her şeyi yaratma Plan’ını tamamladı. <36>Şimdiye kadar her şey planlama aşamasındaydı ve eterik safhada yaratılmıştı. Yaradan şimdi birim bilinçleri Saf Bilince ulaşmaya daha kolay yardım edilebileceği farkındalık haline getirmeyi planlıyordu. <37>İşte insan Saf Bilince ulaşabilecek o varlıktır. <38>Sıradaki bölümde Yaradan her şeyi gözle görülür şekle yaratmaya başladı ve gerek duyuldukça mükemmelleştirmeye devam etti.
Sıradaki