Evren ve Adam 6
Tablet Altı
<1> Yedinci çakrada, Can kendisin üç gunasının sesini keser ve saf önsezi olur. Mükemmel dinlenme haline girer. <2>Fakat raja gunanın (prana) tamamen içselleştirilmesi ile irade gücü en yüksek derecede mevcuttur. Her ne niyet edilirse, yapılır. <3>Ayrıca bununla, yani birim bilincin irade gücü ile, o koşhalara, dünyaya bir Avatar (yaradan- adam) olarak geri dönebilir.
<4> Altıncı ve yedinci seviyelerde, bir birim bilinç Saf Bilinç halindedir. <5>Altıncıda o üç gunları diğerlerine yardım etmek için kullanır ve sonsuzu hisseder <6> ve yedincide o fiziksel bir vücuda sahip olmadan Saf Bilinç içerisindedir.
<7> Dikkate alınmalıdır ki bu konuların kavranabilmesi hatrına; insan varoluşunun iki açısını açıklamak üzere çakralar ve koşhalar tasarlanmıştır. Aslında bunlar birbirleriyle ilişkilidirler ve tek bir doğadandırlar.<8>Can veya birim bilinç sıradan halinde kendi ruhaniliğinden, vücuttaki çakralardan veya aklın katmanlarından haberdar değildir. Bu yüzden kendini vücut olarak tanımlar. Bu halde bir insana rasyonel bir hayvan denilebilir.
<9> Fakat meditasyon aracılığı ile veya herhangi başka bir sebepten, "kundalini" adı verilen (birinci çakrada uyuyan yılan) ruhani farkındalık uyandırılabilir. <10>Uyandırıldığında ve yedinci çakraya, hipofiz bezine yükseldiğinde, ruhani güçlerin etkilerini ve aklın katmanlarını da içeren ruhani anlayış kavranmaya başlanacaktır. <11>Ruh ve benliği daha yakından tanıyacaktır.
<12> Bu anlayışın uyanışından önce kişi bu güçlerin etkilerini bunların farkında olmadan takip eder (hayvanlarda olduğu gibi). Bu uyanış olduğunda ise, değişik çakralardan gelen mesajlar olduğunu ve aklını (koşhaları) ve nasıl tepkiler vereceğini etkilediğini fark eder. <13> Böylece daha gelişerek bu etkiler üzerine ustalaşmaya başlar. Daha fazla geliştikçe, Evrensel Benlik (Yaradan) ile bir olan kendi benliğinin özüne daha yakınlaşmaya başlar. En nihayetinde, Tabilik aracılığı ile, O'nunla aynı olur.
<14> Böylece, aslında, çakralardan alınan mesajlar ve kişinin farkındalık seviyesi kişinin içinde bulunuduğu aklın kılıfını (koşha) veya içinde bulunduğu katmanı oluşturur. Örneğin eğer bir kişi birinci, ikinci ve üçüncü çakralardan mesajlar alıyorsa ve bunları neden takip etmeye bağlı olduğun hakkında hiç bir bilgisi yoksa, bu kişi aklın ilk üç katmanı (koşhası) içindedir ve bu nedenden dünyaya bağlıdır. Bu nedenden acı çeker. <15>Bu sebepten ruhani farkındalık uyandırılmış olsa dahi henüz düşük seviye doğada ustalanılmamış ise acı devam eder ve bir çok deneme yanılmadan geçilir. Yavaş yavaş kişi bu etkileri nasıl aşacağı konusunda ustalaşmaya başlar.
<16> Bir başka değişle aklın katmanları ve ilk beş çakra bir nevi aynıdır. Can'ın çakralardan alınan mesajlara nasıl tepki verdiğine göre durum değişir. Can ilk üç çakradan alınan mesajlara cevap verdiğinde, enerjinin (prana) akış yönü dışarıya doğrudur (aşağıya) ve bağımlılıkla, aç gözlülükle ve esaret ile sonuçlanan bağlayıcı istekler, arzular ortaya çıkar. <17>Fakat Can daha yüksek çakralardan gelen seslenişe cevap verirse, enerjinin akış yönü içeri doğrudur (yukarı) ve bunun sonucu daha yüksek seviye düşünceler (idealler), neşe, kontrol, irade gücü ve esaretten özgürleşmeye yönelik ruhani gelişmedir. <18>İstek ve arzular dahi kendi-merkezli olmaktan çıkar ve sadece benliğin ve diğerlerinin ruhani gelişmesi için iyi olanlar korunacak ve takip edilecektir.
<19> Tekrarlamak gerekirse lokalar (dünyalar) ve koşhalar (aklın katmanları) ve çakralar (insan vücudundaki ruhani merkezler) arasındaki ilişki birbirlerinden ayrı şeylermiş gibi anlaşılmamalıdır. Bunlar birbiriyle ilişkili bütün bir sistemin parçalarıdır. <20> Aslında, insan vücudunun özellikle ilk beş çakrada evrene ilişkin olan açık bir sistem olduğu akılda tutulmalıdır. Bu nedenden ilk beş loka (dünya) beş koşha ile aynı aşamalardır fakat insan vücudunda olunca bu aşamalar kılıflar veya ayrılık yaratır. <21>Yinede bu tam anlamı ile bir ayrılık değildir çünkü hala birbirleri ile ilişkilidirler ve tek bir dünyanın (loka) parçalarıdırlar.
<22> Vurgu bunların birbirleriyle iç içe geçmiş olan ilişkilerini kavramaya çalışmak üzerindedir. Böylece doğruyu arayan bir kişi bu doğrular üzerine derin düşünebilir ve bunlar ile birlikte bu yaratımın deriliğini, güzelliğini ve harikalığını daha iyi kavrayabilir. Aynı zamanda bu şekilde bir yaklaşım kişinin dar bir bakış açışına düşüp evreni parçalara ayırmasını ve bütünün görüntüsünü kaybetmesini önleyecektir.
Tablodaki renkler çakraların yüksek seviyelerdeki eğilimlerini temsil eder: "altın rengi" kundalini birinci çakrada (kişinin fiziksel ve güvenlik ihtiyaçlarının karşılanmayacağı ve ölüm korkusunu aşması), "beyaz" tutkunun merhamete dönüşmesi, "turuncu-kırmızı" gücü dünyevi kazanımlar için kullanmanın aşılması. "Duman rengi" denge ve "gökkuşağı" herşeyin bilgisi. Çakraların gerçek renkleri onları etkileyen bir çok faktöre göre değişir.
*Mevcut demek, uyandırılmış fakat tam anlamıyla hakim olan gücün etkisi altındadır demektir. Mevcut güç genel olarak aktif değildir.
**Aktif güç bu güç aktif fakat en hakim olan güç değildir anlamındadır. Yani değişken güç aktif ve satva sadece mevcut ise, tama tam hakimiyettedir. Böyle olunca kendinden kutupluluğu olmayan değişken güç kabalaşmaya başlayacaktır (negatifleşir) ve dış dünyaya doğru eğilir (yönelir).