Binlerce yıldır insanlık bütün mistik deneyimlerin, önceki dünya dinlerinin ve açığa vurmaların ve evrenin arkasındaki doğrunun (bilim) arkasındaki Yaradan’ın birliğini açıklayan bir doğru, açığa vurma veya bilgi için özlemle beklemiştir. Ruh’la direk temas ile doğruyu tecrübe ettiklerini iddia edenlerden Yaradan’ın mistik açıklamaları olmuştur. Ayrıca dünyanın büyük dinlerinin kurucuları olanlar vardır. Buna rağmen, spirituel kişiler, dünya dinleri ve her dinin içerisinde birçok değişik dalda ki büyük karıştırma hala hükmetmektedir.
Bu kısmen, her bir dinin takipçilerindeki, her bir dinin daha büyük bir doğrunun (Ebedi İlahi Yol’un) parçası olduğunun bilgisinin eksikliği yüzündendir. Eğer bu, her biri ve hepsi, tarafından anlaşılırsa, birleşmekten başka şansları yoktur. Ayrıca bu kısmen de, Yaradan’ın (Sonsuz’un) Sonsuz yolla anlaşılabileceğinden, açıklanabileceğindendir. Her bir dal veya gurup kendini diğer kavramalardan bilgi girdisine kapamıştır. Yaradan’ın nihai idraki kişisel bir başarmadır, herhangi bir organizasyona, kiliseye, mezhebe, guruba vb. dayanmayan. Ruhani varlıklar, adam (organizasyonlar, vb.) tarafından seçilmez. Yaradan istediklerini seçer.
Son olarak, insanlık arasında ruhani seviyedeki bu karıştırma ve ayrılık, her bir dinden ve/veya mistik deneyim(ler)den birçok tarikatın, fırkanın, mezhebin doğmasıyla sonuçlanan dogmaları yaratanlar (entelektüel ruhaniler) yüzündendir. İnsanı insandan her ne ayırırsa veya böyle olunca, evrenin herhangi bir parçasını diğer parçasından, o Yaradan’dan değildir. Yaradan birleştirir, ego (ruhsuz zihin) böler.
Her açıklamanın ve mistik deneyimin bazı doğrusu vardır. Bu doğruların her biri sadece bazı insanlara çekici gelir. Ancak, bütün, hepsinin ve daha fazlasının toplamının tümüdür. En nihaî doğru, kişisel deneyimdir.
Sonra, evrenin arkasındaki doğruyu deneysel çalışmalarla ortaya çıkarmak için çabalayan bir başka disiplin daha vardır, bilimler. Bu işlem için kuvvetli bir araç sunmuşlardır: her bir teorinin gözlem, muhakeme ve bilimsel araçlar aracılığı ile yapılan bilimsel deneyler (modeller, makineler, teoriler vb.) tarafından doğrulanması. Fakat bilim ancak bir noktaya kadar gidebilir. Bilim evreni sadece fiziksel var oluşun ve ruhun kıyısına kadar açıklayabilir. Sonra bilimsel deneylerin ve gözlemlerin daha fazla mümkün olmadığı bir noktaya ulaşır. Bilim bundan sonra açıklayamaz!
Bilim adamları evrendeki ve/veya atom taneciklerindeki değişik güçlerin çalışma şekillerini doğrulayabilir, ama bu güçlerin nerden geldiğini açıklayamaz. Mantıklı ve açıklanabilir bir var olan evren görürler ama neyin veya kimin bunun arkasında olduğunu, onlar bilemez. Eğer bu noktayı geçer ve buna mantık, “Yaradan” derlerse, o zaman bilim ve ruh arasındaki çizgiyi geçmiş olurlar. Ondan sonra bilim adamı olarak kabul edilmezler, mistiklerin diyarına girmişlerdir.
Fakat bilim ve Ruh (Yaradan) şimdi, bilinen tarihte hiç olmadıkları kadar yakınlar. Onları ayıran çok ince bir zar var. Hatta bu zar bile görmeye başlayan veya bu ikisini Bir olarak görmüş birçoğu tarafından yırtılmış, parçalanmıştır. Birçok bilim adamı var olan dünya için birleşik bir dayanak kabul etmeye başladıkları bir noktaya ulaşmıştır. Kavramışlardır ki tek bir Kanun (Yaradan) vardır, bütün yaratımı işleten. Mistikler de bilimi, var olan evrenin arkasında ki doğruyu tasdik etmek için bir yol olarak kabul ediyorlar. Bununla beraber, bu ikisini Bir yapacak nihai basamak henüz evrensel olmamıştır.
Ruh ile direk bir deneyimi olan mistiklerin ve var olan dünya ile ruh arasındaki çizgiye ulaşmış bilim adamlarının yanında, ayrıca başkaları da vardır.
Dinci insanlar olarak çağrılanlar vardır. Onlar kendi dogmatik inançlarına göre olmayan her şeyden veya her türlü bilimsel açıklamadan kuşkuludurlar. Bilim adamları mantıklıdır ve duygusal sınırların ötesindedir. Mistikler dogmatik taşkınlıktan çözülmüş ve emindirler. Fakat dogmalarla olanlar duygusal ve kolayca tahrik edilebilir ve/veya kullanılabilirler.
Ayrıca ruhta direk deneyimi olduğunu veya seçilmiş olduklarını iddia eden, ama öyle olmayan, birçoğu vardır. Bunlar doğruyu arayanın yolunda büyük engeller olabilir. Bu iddialar ego‘dan başka bir yerden kök salmazlar. Bu yüzden denmiştir ki “Size kuzu görünümünde gelen ama aslında içlerinde azgın kurtlar olan sahte peygamberlerden haberdar olun” (Matta 7:15) Her kişi Yaradan’ı tecrübe etme gücüne sahiptir. Böyle bir tecrübe meydana gelince, o kişiden egonun ötesinde olan saflık yayılır. Bu gibi insanlar sonra Yaradan’ı (Gizemler) öğretebilir.
Şimdi Dünyanın büyük dinlerinin rolü ne sorusu çıkabilir. İşte Mesih kavramının oyunun içine girmesi buradadır. Birçok büyük mistik ve dinsel varlık olmuştur ama sadece bir kaçı dünyada büyük dinler kurmak için veya insanlığa büyük bir doğru açığa vurmak için gelmiştir. Bu büyük sözcüler yaklaşık son altı bin senede belirmişlerdir.
Genellikle gelişlerinin müjdesini veren uzun bir kehanet dönemi vardır. Bu onları sıradan herhangi bir diğer ruhani olaydan veya iddiadan ayırmak içindir. Ayrıca bir Büyük Plan’ın her bir basamağının vahiyine insanlığı hazırlamak içindir.
Bu büyük Plan insanlığa aşamalı olarak açığa vurulmak üzere formüllenmiştir. İnsanın nihai Hedef’ine ilerlemesi için bir Ebedi Doğru’yu açığa vuran yedi aşamalı bir yoldur. Bu Plan’ın her bir bölümü insanlığa Krasyt (Mesih) tarafından açığa vurulmuştur: bu Plan’ın doruk noktası veya bileşimi THOTH’ta açığa vurulmuştur.
Son on iki bin sene öncesinde, adam ruhani güçler bilgisine sahipti. Onları kullanabiliyordu. Fakat yaratımı kendi saflığında ve ahenginde korumak üzere ona açığa vurulmuş olan Ebedi Doğru’yu takip etmedi. Güçlerini ve bilgisini yanlış kullandı ve bu yüzden başarısız oldu. Bu üzerine afetlerin verildiği zamandır.
İşte bundan sonra insan tarihinin yaratılmasına ve bu Ebedi Yol’un doğrusunu açığa vurma yoluyla son on iki bin sene boyunca onu sadece ruhani olarak yönlendirmeye karar verildi. Bu yol ebediyetten beri tanınmakta ve var olmaktaydı. Bu ruhun yoludur. Yani İlahidir. Bu yüzden Ebedi İlahi Yol adı verilmiştir.
Bu yedi basamaklı yol, Ebedi İlahi Yol, insanlığa bir işaret şeklinde açığa vurulmuştur, En Ulu İşaret. Bu işaretle Ebedi İlahi Yol’un yedi basamağı billurlaştırmakla kalınmamış ama bu işaretteki her bir basamağın dünya üzerindeki her bir büyük dinin odak noktası olduğu da gösterilmiştir.
Bu yoldaki ilk basamak insan ve Yaradan (Evren) arasındaki ilişkiyi açıklayan bütün Mistik Yollarla ilgilidir. Bu öğretiler bize gelen tarih öncesi erdemdir. Bu ilk mühür ayrıca mistik deneyimlere dayanan (Budizm, Hinduizm, Kabala, Sufizm vb. gibi) bütün o dinleri de işler. Bu ilk mührün (basamağın) anlaşılması bütün dinlerin ruhudur.
Sonraki her bir altı basamak insanlığa açığa vurulmuş bir büyük dini veya vahiyi temsil eder. Her biri ilk basamakla (mistik anlayışlar) bir araya konduğu zaman Ebedi İlahi Yol’un bütün sürecini açığa vuran tek bir doğruyu temsil etmesi için açıklanmıştır.
En Ulu İşaret ayrıca Yaratım’ı ve Tarih’i açıklar, “Ol”-an'ın (Yaradan) özünü ve daha birçoğunu açıklığa kavuşturur. THOTH’taki bütün öğretiler En Ulu İşaret’in etrafında döner ve ona dayanır. Bir kişi bu işaret üzerine meditasyon (derin düşünce) yaptıkça En Ulu İşaret üzerinde hala yeni kavramalar tanınabilir. İşaret Sınırsızca açıklanabilir.
En Ulu İşaret sadece Ebedi İlahi Yol’u açıklamakla birlikte bütün dünya dinlerini de birleştirir. Yani insanlığı birleştirir. Bir insan kendini ateist (tanrıtanımaz) veya agnostik(bilinemezci) olarak nitelendirse bile, büyük ihtimalle bilime inanır. THOTH ve En Ulu İşaret onlara bile bilimin arkasındaki mantığı görmelerinde yardımcı olabilir. Yani kısacası eğer bir insan açık olursa ve her hangi bir inanç veya dogma tarafından kapanmamışsa, evrendeki Yaradan’ı görebilir. Sonra bütün insanlar O’nun altında birleştirilebilir.
En Ulu İşaret’in şekli bir Tapınak inşa etmek için dizayn edilmiştir. Bu insanlığın birleşmesini hızlandıracaktır.
Dünya dinlerinin hepsinin ve mistik bilgilerin birleştirilmesinin yanında, ayrıca Yaradan’ın Hükümdarlığının dünyaya bu çağın (dünyanın) sonunda geleceği de önceden haber verilmiştir. Böyle bir bekleyişin işareti başından sonuna bütün dünyada görülebilir.
Yeni bir çağın doğacağı milyonlarcası tarafından hissedilmiştir. Eski çağın sonunun işareti dünyanın her köşesinde görülmektedir. Bu yeniçağ eskiye dönüş değil ama eskiyle yeninin bir bütün haline getirilmiş yaşam biçimidir. Bu yeniçağ, kavramanın ve insan hayatını geliştirmek için tarih öncesi doğrularla birleşmiş yeni teknolojinin (doğal, yenilenebilen ve temiz kaynakların kullanımı ile) yerine getirilmesinin zamanıdır. Bu yeni teknoloji insanı dünyaya ait sıradanlıktan özgür kılacaktır. Tarih öncesi doğru, insanı Hedef’e yönlendirecektir.
Bu yeni hayat biçimi onu işler yapacak yeni bir sistemi gerekli kılar. Bu yeni Çağ, sadece çeşitliliğe dayandırılmış ve sorumluluğun merkezde olmadığı tarım çağına yada sorumluluğun merkezde birleştirildiği endüstri devrindeki görüş üzerine var olamaz.
Yaklaşan yeniçağ tarım devrinden daha çeşitli olacak ama insanlığın geri kalanına veya hatta evrene daha yüksek bir şekilde bağlı olacaktır. Bu sistem, bu yüzden, sadece çeşitliliği kavramak ve sağlamak değil ama dünya üzerinde var olan birbirine bağlı karışık unsurların arasında birliği sürdürmektir.
Bu yüzden her kişinin ve halkın eşsiz tekliği, onların arzu ettikleri kısmet (dizayn edilmiş) ve kültüre dayalı bir şekilde işlemelerine izin verilmesiyle tanınmalıdır. Ancak, her bir ve bütün halklar sistem içerisinde faal olma gereksiniminden dolayı da birbirine bağlı olacaktır. Aralarındaki birbirine bağlı ilişki, uzun vadede, aşamalı olarak dünyaya birleşik ve daha büyük bir kültür getirecektir.
Böyle bir sistemi sunmak THOTH’un diğer bir amacıdır. Bu sistem, Ebedi İlahi Yol’un ve En Ulu İşaret’in bütünün ayrılmaz bir parçasıdır (ikinci mühürdür). Bu sistem Herkese adalet getirecektir. Adalet Yaradan’ın Kalbine en yakın olandır.
Mesih’te (Krayst), gerçek bir Azizde (Mistikte) veya Yaradan’la Bir olan herkesin kendinde, Yaradan’ın Tabiliği vardır. Kurtuluş yalnızca O’nun Tabiliği ile mümkündür. Bu gibi insanlar, O’nun Tabiliği ile her bir insanı O’na (kurtuluşa) yönlendirebilir.
Hep beraber En Ulu İşaret, Ebedi İlahi Yol ve THOTH Krayst’ın var ettiğinin en nihaisidir. Bunlar bütün OLAN’ın toplamının tümüdür. Bunlar sadece bir kişiyi Yaradan’a götürmekle kalmaz ama ayrıca insanlığın tümünü toplu olarak ta götürebilir. Sadece Yaradan Kurtuluştur.
Âmin.(
)