"Daha sonra İsa iblis'in denemelerinden geçmek için ruh tarafından çöle götürüldü." (Matta 4:1)
<1>Ruhani gözü açıldıktan sonra, tama guna'nın gücünü aşmak için asıl mücadelesi başladı. Bu yüzden karışık, kontrol edilemeyen aklı sembolize eden çöle götürülmüştü. <2>Karışık bilincinin çölünde, hayatının en büyük savaşına başladı, insanı her türlü çekime, arzulara, bağlanmalara, aç gözlülüğe veya Maya'ya götüren alçak doğaya karşı olan savaşa. <3>Yahya onun gözleri açmıştı ama tama gunanın gücünü aşması gereken İsa'nın kendisi idi.
"Kırk gün kırk gece oruç tuttuktansonra acıktı." (Matta 4:2)
"O zaman Ayartıcı O'na gelip, Yaradan'ın Oğlu isen, söyle de şu taşlar ekmek olsun, dedi." (Matta 4:3)
<4>Vücüttaki birinci psişik merkez (çakra) fiziksel ve korunma (ekmek) ihtiyaçlarına ilişkindir. <5>Bu nedenden ilk deneme kazandığı küçük ruhani güçlerini bu düşük seviye ihtiyaçları toplumdan veya dış dünyadan kazanmaya ayartma yoluyla geldi. Dış dünyada bu ihtiyaçları kazanmak zordu ve bu yüzden dış dünya taş gibidir, "söyle de şu taşlar ekmek olsun".
<6>"Kırk gün kırk gece oruç tuttu cümlesi" sadece ekmek için didiniyor olmanın bir ayartma olduğunu fark etmeden önce uzun bir zaman (kırk gün ve kırk gece) büyük bir saflaştırma sürecinden geçtiğni gösterir.
"Fakat o şu cevabı verdi: Kutsal Yazılarda, İnsan yalnız ekmekle değil, Yaradan'ın ağzından çıkan her sözle yaşar, diye yazılmıştır." (Matta 4:4)
<7>Ayrıca o bir Avatar (Saf Bilinçten vücade gelen) olarak doğduğundan hayatın amacının İlahi ol(mak) olduğunu çok iyi hatırlamıştı ve bu amaca ulaşmanın yollarından biri de Yaradan'ın ağzından çıkan her sözle yaşamaktır. O'nun Niyetini izleyen için gerekli olanlar sağlanacaktır.
<8>Yanlızca ekmek için (fiziksel ve korunma ihtiyaçları) yaşayan bir insan kendisinin ilk chakrasına bağlıdır ve dünyaya doğru yönelen olmayı aşamaz.
"Sonra iblis O'nu kutsal kente götürdü.Tapınağın tepesine çıkardı," (Matta 4:5)
<9>İlk çakranın ilk ayartmasını aştıktan sonra daha yüksek seviyede olan ikinci çakraya yükseldi. Fakat hala alçak doğada idi (İlk üç çakra insanın alçak doğasını oluşturur). Bu nedenden iblis ( tama gunanın gücü) hala onunla idi, " iblis onu...götürdü...."
"Ve dedi ki, eğer sen Yaradan'ın Oğlu isen, kendini buradan aşağı at. Çünkü şöyle yazılmıştır O, senin için meleklerine buyruk verecek. Ayağın bir taşa çarpmasın diye seni elleri üzerinde taşıyacaklar." (Matta 4:6)
<10>Ruhani ilerlemenin ikinci seviyesinde (çakra) bir şüphe tohumu vardır. İlk sevide olan gücün yanlış kullanılmasını aştı ve daha yüksek bir seviyeye erişti. <11>Fakat bu seviyede (ikinci çakra)Yaradan'ın onu gerçekten dış dünyadaki problemlere karşı koruyup korumayacağından şüphe etti.
<12>O şimdi, Yaratım'ın 3. bölümünde bahsedilen kadın'ın yılan tarafından ayartılıp Rab'in emirlerinin geçerliliğinden şüphe ettiği ile aynı seviyede idi. Akıla söylenenlerin gerçekten doğru olup olmadığı sorusu ve Yaradan'nın bu dış dünyanın göz aldanmasını aşan herkesi koruyacağı söylemesinin ne kadar gerçek olduğunun şüphesi bu seviyeden gelir.
<13>Bu iblisin (tama guna) bu seviyede yaptığıdır. O'nun gerçekten onu koruyup korumayacağın şüphesini İsa'nın aklına bir tohum gibi koyuyordu. Yaradan'ın onu gerçekten koruyup korumayacağını test edecek bir şey yapmak şeklinde bir ayartma gelmişti.
"İsa ona dedi ki, Yaradan'ın olan Rab'i sınama diye yazılmıştır." (Matta 4:7)
<14>Doğru tekrardan ona oldukça yükselmiş Can'ı aracılığı ile geldi "Yaradan'ın olan Rab'i sınama". Bu demektir ki kişi her türlü şüphesi aşmalı ve O'nu takip etmelidir. <15> Aslında, bir kişi, Yaradan'ın Emirlerini ve Kanunlarını izlediğinde, o zaman bunların derinliğini ve kendisi, aklı ve diğerleri üzerindeki akıl almaz etkisini anlar.
<16>Aslında Yaradan'dan şüphe etmek ve onu sınamak kadın'ın cennetten dünyaya düşmesinin sebebidir. Kadın She thought she knew better than Yaradan'dan daha iyi bildiğini sanmıştı ve bu yüzden "gözüne iyi gözükeni", hayat şekli olarak benimsemişti. <17>Fakat bir kişiye iyi gözüken her zaman onun ruhani ilerleyişi için iyi olmayabilir.
"İblis aynı şekilde İsa'yı çok yüksek bir dağa çıkarıp O'na tüm görkemleriyle dünyanın bütün ülkelerini gösterdi;" (Matta 4:8)
<18>Yaradan'dan şüphe etmeyi ve O'nu sınamayı red etmekle, ikinci çakranın negatif tesirinden kurtulmuş oldu ve daha yüksek bir seviyeye veya üçüncü çakraya yükseltildi. <19>Bu seviyede herkesin iyiliği yerine kendisini yüceltmek için güç, mevki ve prestij kazanmanın ayartması gelir.
<20>Bu nedenden iblis onu oldukça yüksek bir dağa (tapınağın tepesindeki pozisyondan daha yüksek olan) çıkarttı ve ona dünyanın hükümdarlıklarını gösterdi. Başka bir değişle, bu seviyede o dünyasal gücü nasıl elde edebileceğini görebildiği bir seviyeye erişmişti. Fakat kendisi hala üçüncü çakranın etkisi altında olduğundan "görkemlerini" gördü, bunların nasıl herkesin yararına kullanılabileceğini görmek yerine.
"Ve ona dedi ki, Yere kapanıp bana taparsan, bütün bunları sana vereceğim." (Matta 4:9)
<21>Fakat dünyasal güçleri bunların görkemi için elde etmeye ayartılan, alçak doğanın kölesi ve tapıcısı olur. Bunun nedeni elde edeceği görkemi yürütmek için diğerlerine ızdırap vermek ve güçlerini bu pozisyonda kalmak için kalmanın mücadelesinde kullanmak, zorunda olmasıdır
<22>Bu nedenden iblis, "Sana dünyanın bütün görkemini vereceğim" demiştir fakat bunun için bir şartı vardır "Yardan yerine bana tapmalısın."
"İsa ona şöyle karşılık verdi: Çekil git, Şeytan! Yaradan'ın olan Rab'be tap, yalnız O'na kulluk et' diye yazılmıştır." (Matta 4:10)
<23>İsa tekrar teklifin hilekarlığını görmüştü. İblis'in (tama guna) ona teklif ettiği Maya'dan (bu dünyanın görkemi) başka bir şey değildi. Fakat İsa tek mutlak doğrunun O (Saf Bilinç) olduunu biliyordu. Bu yüzden o bu son teklifide geri çevirdi ve Maya'nın okyanusunu aşmak ve doğruya (God) erişmek için O'na (O'nu sevmek aracılığı ile) ve yalnız O'na ibadet edilmesi gerektiğini söyledi.
<24>Bu son anlayışla, İsa kendisinin alçak doğasını (ilk üç çakra) aştı ve kendisinin yüksek doğasına girdi (sonraki dört çakra). Bir kişi düşük doğayı (ilk üç ayartmayı) aştığında kendisinin yüksek oluşuna geçer. <25>Buna kişinin "yeniden doğması" denir. Alçak kişilikten yüksek kişiliğe doğmak. Yeniden doğmak için bir kişi O'nun Tabliği ile alçak kişiliği aşmak zorundadır.
<26>Aslında bu yeniden doğma prosesi -- ölüden (alçak kişilik) yeniden dirilme -- İsa'nın dünyadaki ana misyonu idi. Bu yüzden kiliseler arasında bu doğrunun sembolü Vahiy'in ikinci bölümünde ve En Ulu İşaret'te üçüncü semboldür (cross), "Bergama'daki kilisenin meleği" (Vah. 2:12). <27>Vahiy'in Vahiyi kitabında açıklandığı gibi, burası hala kişinin alçak doğasına düşme ihtimalinin olduğu ve Şeytan tarafından yanlış yönlendirilebileceği yerdir "Şeytanın ikamet ettiği" (Vahiy 2:13). Kişi bu seviyede dünyasal tanrılara fiziksel olarak (idoller, putlar), zihinsel olarak (İlahi olmaktan başka her türlü amaç) veya ruhani olarak (hayal edilen tanrılar) tapınmayı kabul edebilir ve putperest doktrinleri izleyen bir kişi olabilir (Balaam'ın doktrinlerine uyan) (Vahiy 2:14). Veya kiki şer işleyenlerden veya yanlış peygamberlerden biri olabilir "Nicolaitanes'in dokrinine uyan."
<28>Fakat, "Bunları aşana ben neler vereceğim..." (Vah. 2:17), ilk üç çakraları aşan dördüncü çakraya veya gizli (kutsal) kalbe girer. Bu ruhtaki büyük adamlarca Sevginin ve Tabilik'in (Kutsal Hayalet) merkezi olarak bilinendir.
<29>Krayst'ın hayatı boyunca ve tüm gospellerde kullanılmış olan sembolik üç rakamı, örneğin üç ayartma, haç taşırken üç kere düşme, üç gün ve gece sonra yeniden dirilme ve En Ulu İşaret'te üçüncü mühür olma, bunların hepsi yeniden doğmanın, alçak doğadan yüksek kişiliğe.diriltimenin sembolüdür.
Sıradaki