Tablet On Üç
Bölüm 3
"Şimdi yılan Yaradan Rab'in yaptığı, yerdeki bütün yaratıklardan daha çetindi. Ve o kadına dediki, Evet, Yaradan bahçedeki her bir ağaçtan yememelisin mi dedi? (Yaratım 3:1)
<1> Bilincin yanında evrende üç gunlar vardır. <2> Satva guna ne erkek ne de dişidir. Pasif ve pozitiftir. <3>Raja guna (yaşam-gücü) dişi prensiptir. Aktif ve nötrdür. Her şeyi aktive eder ve hayata getirir. <4>Tama guna ne erkek ne dişidir. Pasif ve negatiftir. <5>Bilinç pasif ve nötrdür.
<6> Raja guna (enerji) evrendeki tek aktif güçtür. Pasif halde iken evren var edilmemiş haldedir. Evren (Yaradan) Biçimsiz, İsimsiz, Görünmez ve Ebedi olan, ne erkek ne de dişi, sadece "Ol"-uş halindedir. <7>Bu bilincin yedinci seviye halidir.
<8> Bu bilinç aktive edildiğinde ise, hala saf halde iken (Saf Bilinç), evreni yönetme ve planlama işine girişir. Bu halde saf İlahi Mantık (Baba) olur. Mantık erkek enerji veya prensiptir. Bu bilincin altıncı seviye halidir.
<9> Raja guna aktif halde, daha yüksek şeylere (satva) yönlendirildiğinde pozitifliğin kutbunu alır, saf raja olduğunda nötrdür ve dünyevi şeylere (tama) yönlendirildiğinde negatif olur.
<10> Satva guna aktif edildiğinde (raja guna tarafından - dişi presip olan - Tabilik) ve bilince hakim olduğunda (Mantık veya erkek prensibe), bu halde Yaradan Erkek (Baba) Dişi (Ana) Yaradandır. Bu bilinci beşinci seviye halidir. <11>Bilinci bu seviyesinde Tabilik (dişi prensip) ve bilgi (erkek prensip) ile dolu olan Kutsal Hayalet (Neşe) tecrübe edilir.
<12> Raja guna bilince hakim olduğunda ve daha yüksek şeylere yönlendirildiğinde Tabiliktir. Kutbu olmadığı için koşulsuz Sevgi (Ana, kutupsuz veya şartsız) veya İlahi Tabilik (İlahi Ana) olur. Bu bilincin dördüncü seviyesinde (çakra) tecrübe edilir.
<13> Tama guna esarettir. Enerji (raja guna) tarafından aktive edildiğinde ve aktif satva gunaya hakim olduğunda Mantık dünyasal olur. O zaman kişi adam (dünyasal) olur. Bu bilincin üçüncü seviye halidir.
<14> Tama guna aktif raja guna ve bilince hakim olduğunda, o zaman Tabilk (dişi) tutku ve ayartma olur. O zaman kişi kadın olur. Bu hal İncil'de kadın olarak kastedilendir. Bu bilincin ikici seviye halidir.
<15> Bilincin ilk seviyesinde, tama guna tüm gücü ile hakimdir. Bilinç (kundalini, yılan) uyku halindedir. Meditasyon yaparak ve vücutta daha fazla prana (raja guna) yaratarak, tama gunanın hakimiyeti gevşetilecek ve bilinç daha yüksek seviyelere getirilecektir. Buna ruhani güçlerin (kundalini) uyandırılması denir.
<16> Bilinç birinci seviyede (çakra) uyur halde olduğu sürece bir kişi fizyolojik ve güvenlik gereksinimlerinin esareti altında olacaktır. Enerjisi vücudunun bakımı ve dünyasal aktiviteler için kullanılacaktır. Enerjisinin çoğunu da gıda tüketerek alacaktır. Bu halde adam rasyonel bir hayvandır ve İlahi bilinci yoktur. Kendisini sadece vücut olarak tanımlar.
<17> İnsan vücudunun erkek veya dişi olmasının Mantık veya Tabilik var olması ile bir ilişkisi olması ile birlikte bu mutlak değildir. Bu niteliklerin her biri uygulama ile her bir cinsiyette geliştirilebilir ve aynı zamanda istisnalar da vardır.
<18> Her kim kalp çakrasını (dördüncü çakra) açarsa koşulsuz Sevgi veya Tabilik (İlahi Anayı) var eder ve altıncı seviyeye erişen Baba ile birdir (duyguları --ilk beş seviye -- kontrol eden saf Mantık).
<19> Yukarıdaki açıklamada en önemli şey raja gunanın (dişi prensipi, aktif eden enerji) çift taraflı doğasıdır. İlahi Tabilik veya Kutsal Ana olarak pozitfiliğe yönlendirilebilir veya adamın düşük seviye doğası olarak negatifliğe doğru yönlendirilebilir. Aynı fenomenin iki tarafı olan enerjinin farklı halleri Hindu dinlerinde mistik olarak kendi tanrılarının iki eşi olarak sembolize edilmiştir. Örneğin Krişna ve Şiva. Genellikle biri enerjinin dönüştürmesinin ve yıkımının sembolü olmuştur, Kali ve Durga gibi. Diğeride Tabilikle dolu olanı sembolize eder, Sakti ve Radah gibi. <20>Bu iki eş aslında her bir kişinin veya mistik tanrıların kendilerinin iki farklı yönüdür.
<21> Dişi enerjinin İncil'de kadın olarak sembolize edilen bu parçası, yaşlı, koyu renk derili, boynunda kafataslarından oluşan bir kolye takan ve tüyler ürpertici gözüken tanrıça Kali ile de ima edilendir.
<22> Aynı fenemon (raja guna) daha yüksek şeylere yönlendirildiğinde İlahi Tabilik veya Kutsal Ana olur.
<23> Yukarıdaki surede bahsedilen yılan (kundalini) bilincin ikinci seviyesindeki ayartmanın enerjisi ile ilişkili olandır. Bu enerji insanı Maya'nın (veya tama gunanın ikinci çakrada bilinç üzerindeki gücünün) cazip yaptıklarını pervasızca kovalatandır. Aynı enerji daha yüksek çakralara kanalize edildiğinde ise, anlayışın bilgeliği (merhamet) olur. Bu üzden Krayst "Yılanlar kadar bilge olun" demiştir (Matta 10:16).
<24> Ayartmanın geldiğinin ilk işareti insan nedenler bulmaya (rasyonelleştirmeye) başladığı zamandır. Böylece hareketini kendisine iyi göstermeye çalışır (şüphe). <25>Kadın (insanın daha düşük seviye doğasını sembolize eden) ilk ayartmayı "Evet, Yaradan bahçedeki her bir ağaçtan yememelisin mi dedi?" olarak almıştır. Yasaklanmış hareketler üzerine şüphe aklına girer. Yaradan tarafından yasaklanmış olan bu hareketleri yapma yönünde ayartılmış olur. Yaradan'ın Kanunlarını sorgulamaya başlar.
"Ve kadın yılana dediki, bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz:" (Yaratım 3:2)
<26> Kadın (kişi) şimdi bu tahrik ile savaşmaya başlar. Derki "Yaradan'ın Kanunlarına uygun olan bir çok başka faaliyette bulunabiliriz ve tadı çıkarılacak bir çok şey var." Yenmesine izin verilmiş, tadı çıkarılacak şeyler "ağaçların meyveleri" olarak sembolize edilmiştir.
"Ama Yaradan bahçenin ortasında olan ağacın meyvesinden yememelisin dedi, ne de ona dokunmalısın, olmaya ki ölürsün.
<27> Burada tekrar insan aklının zayıflığı "ama" sözcüğünün kullanımı ile sunulmuştur. Kadın (kişi) "izin verilen bütün faliyetlerde bulunabilirim ve tadını çıkarabileceğim bir çok şeyim var -- ama -- o yasaklanmış aktiviteyi (aktiviteleri) yapamam" der. Kullanılan "ama" evrenin Kanunlarına uygun olmayan bir şeyi insanın tecrübe etmeye olan arzusudur. Bu durum adamın ayartmayı ve Maya'nın gücünü aşmadaki en büyük problemlerinden biridir.
"Ve yılan kadına dediki, kuşkusuz ölmemelisin:" (Yaratım 3:4)
<28> Tekrar ayartma araya girer ve "Belkide düşündüğüm kadar kötü değildir bu yasak faaliyet yapmak." Böyle ce kadın "kuşkusuz ölmem" diyerek rasyonelleştirir.
"Yaradan bilirki oradan yediğin gün, o zaman gözlerin açılmalıdır ve sen tanrılar gibi olmalısın, iyi ve kötüyü bilerek." (Yaratım 3:5)
<29> Adam kendisi Yaradan olmayı arzu eder ve kendi hayatını kendi muhakeme yeteneği ile oluşturur.
"Ve kadın ağacın yiyecek için iyi olduğunu gördüğünde, gözlere iyi gözüktüğünü, ve kişiyi bilge yapmak için arzulanacak bir ağaç olduğunu, o ağacın meyvesini aldı ve yedi, ve aynı zamanda kocasına da verdi ve o da yedi." (Yaratım 3:6)
<30> Şimdi düşünce faaliyeti yapma yönünde değişir. Bu nedenle, faaliyet güzel gözükür, "kadın ağacın yiyecek için iyi olduğunu gördü" cümlesi ile sembolize edildiği gibi. Kadın onu faaliyeti yapmaktan alı koyması için oluşturulmuş Yaradan'ın emirlerini veya Kanunlarını unutur çünkü şimdi faaliyeti yapmak iyi görünür.
<31> "Gözlere iyi gözüktü" kelimeleri kadının daha derin anlayışını kaybettiğini ve şimdi görme duyusunu ve doğru gözükeni takip ettiğini belirtir.
<32> "Ve kişiyi bilge yapmak için arzulancak bir ağaç" kelimeleri kadına şimdi doğruymuş gibi gözüken bir önceki ayartmanın sonucudur. Bütün bunlar ve ayartmanın gücü ve Mayanın çekiciliği ile, kadın yasaklanmış faaliyetleri yapar ve dış dünyaya bağımlı hale gelir.
<33> Maya'da kendisi kaybolmak ile kalmaz ama aynı zamanda adama kendi muhakemesini doğru olduğunu göstermeye kalkışarak diğerlerini de yoldan çıkmaya ayartır. Böylece, diğerleri de onu takip eder. Veya daha düşük seviye doğa daha yüksek doğanın aşağı düşmesine sebep oldu denilebilir.
"Ve onların her ikisinin de gözleri açıldı ve onlar çıplak olduklarını bildiler ve incir yapraklarını birbirine diktiler ve kendilerine önlük yaptılar." (Yaratım 3:7)
<34> Gözleri açıldı demek, masumluklarını kaybettiler demektir. Bu yüzden bazı şeyler çirkin gözüktü ve günahkar olmaya başladıkları için, utanç ve suçluluk duygusu içlerine sızdı ve kendilerinden utandılar. Böylece kendilerini birbirlerinden saklamaya başladılar ve ilişkilde bariyer oluşmaya başladı.
Sıradaki